[ad_1]
Meme kanseri, meme dokusunu oluşturan, süt yapan veya süt kanallarını oluşturan hücrelerin kontrolsüzce çoğalması sonucunda oluşuyor. Bu sürecin gelişebilmesi için uzun bir zaman gerekiyor. Çoğalan hücreler başta lenfler olmak üzere diğer organlara yayılma tehlikesi taşıyor. Bu nedenle meme içerisinde küçük bir kitle halindeyken fark edilip tanı koyulması, kanserin yayılmaması açısından çok önemli.
İLK SAFHADA BELİRTİLER GÖRÜLMEYEBİLİR
Meme kanseri ilk evrede ağrısız olmakla birlikte bazı belirtilerle kendini ele veriyor. Memede gelişen sertlik ve kitle, iki meme arasında oluşan boyut farkı, meme altında bir anda başlayan ve kaybolmayan kırmızılık, ciltte çekilme, kol altında meydana gelen kitleler ve memelerin birinden berrak veya kanlı sıvı çıkması bu belirtiler arasında.
Erken teşhis meme kanserinin temel tedavisinde en kritik noktayı oluşturduğunu ve bu nedenle kadınların bilinçlendirilmesinin büyük önem taşıdığını söyleyen Central Hospital’dan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Rafet Yiğitbaşı, meme kanserinin 20’li yaşlarda oluşma ihtimalinin düşük olduğunu belirtiyor, “Orta yaş grubunda risk artarken, 50 yaş sonrasında meme kanseri riskinde ciddi bir artış gözlenir. Kanser teşhisi konulan kadınların %50’sini ise 65 yaş üzeri kişiler oluşturur. Bu nedenle 50 yaş üstü kadınların ekstra tedbirli olması ve düzenli olarak kontroller yaptırması gerekir. Hatta belli zamanlarda yapılacak elle meme muayeneleri de erken teşhis konusunda yol gösterici olacaktır” diyor.
YAŞAM KOŞULLARI TETİKLEYİCİ OLABİLİR
Prof. Yiğitbaşı, meme kanserinde riski artıran föktörler hakkında ise şunları aktarıyor:
1- Genetik-Ailevi faktörlerin öyküsünü öğrenin: Tüm meme kanserlerinin %10’u ailevi-genetik geçişlidir. Birinci derece yakınlarında 2’den fazla meme kanseri olgusu bulunan kişiler 4 kat artmış risk altındadırlar. Böyle kadınlar, rastlanan en genç olgu yaşından 5 yıl önceden başlayarak yakın kontrol altında olmadırlar. Yüksek riskli kişilerde BRCA 1, BRCA 2 gen mutasyonları araştırılabilir. Gerekli görülen durumlarda, koruyucu cerrahi veya medikal tedavi gündeme gelebilir.
2- Çalışma koşulları ve strese dikkat: Çalışmalar günümüz iş dünyasında ağırlaşan çalışma koşulları ve yüksek stresin kanseri tetiklediğini, bilhassa kadınlarda meme kanseri riskini arttırabileceğini ortaya koyuyor. Bu çalışmaların sonuçlarına göre, genç yaşlarda zorlu çalışma koşullarına ve strese maruz kalan kadınların meme bezlerinde bulunan yağ hücrelerinden çeşitli maddeler salgılandığı belirlenmiş, bu maddelerin de memede kanser gelişimini tetiklediği saptanmıştır.
3- Beslenme tarzınızı önemseyin: Meme kanserini tetikleyen sebeplerden biri de beslenme şeklidir. Yetersiz ve dengesiz beslenme şekli kanserin oluşmasına zemin hazırlayabilir. Vücuda yeteri kadar diyet posası (bitkilerde temel olarak bulunan sindirilemeyen karbonhidratlar) almamak, aşırı ve yetersiz beslenmek, zararlı pişirme yöntemlerinin uygulandığı besinleri yemek ve küf ve toksinlere maruz kalan gıdaları tüketmek meme kanserine yol açan zararlı beslenme şekline örnektir. Günlük hayatın koşturmacası arasında cazip hale gelen hazır ve kolay gıdaların tüketimi de meme kanseri oluşumuna yol açabilen faktörlerden. İşlenmiş katkılı etler, paketlenmiş unlu mamüller, cipsler, hazır çorbalar ve dondurulmuş yiyeceklerin tüketimi meme kanserini tetikleyen unsurlar arasında sayılıyor.
4- Hareketsizlik ve kilodan uzak durun: Dünyada en sık görülen kanser çeşitlerinden olan meme kanserine neden olan sebeplerden biri de hareketsiz yaşam ve aşırı kilodur. Bilhassa menopoz sonrası şişmanlık, meme kanseri riskini iki katına çıkarabiliyor. Günlük düzenli egzersiz yapan kadınlarda ise meme kanseri oranı en az yüzde 10 azalıyor. Üstelik sadece tempolu yürüyüş dahi meme kanseri riskini düşürmede büyük rol oynuyor.
5- Kozmetik ürünlerdeki kimyasallardan kaçının: İçeriğinde paraben, sentetik renklendirici, parfüm, ftalat ve SLS kullanılan nemlendiriciler, saç bakım ürünleri ve oje gibi kozmetik ürünlerin yanı sıra birçok kişisel bakım ve temizlik ürününün meme kanseri ile bağlantıları bulunuyor. Hatta birçok kanser hastasından alınan biyopsi örneklerinin sonuçlarında parabene rastlanabiliyor. Kozmetik ürünlerde bakteri ve küf oluşumunun önüne geçmek için kullanılan parabene ise makyaj ürünlerinden deodorantlara hatta şampuanlara kadar neredeyse çok çeşitli ürünlerde rastlanabiliyor.
6- Sigara ve alkol kullanmayın: Neredeyse tüm kanser türlerinde önemli faktörlerden biri olan alkol ve sigaranın içeriğindeki maddeler meme kanserini arttıran sebepler arasında sayılıyor. Bu nedenle meme kanserinden korunmak için sigara ve alkol faktörüne de ciddi önem vermek gerekiyor. Üstelik meme kanserine yakalanmak için çok içici olmak gerekmiyor. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki günde iki bardaktan fazla alkol tüketen ve sigara içen kadınlarda meme kanseri riskinde artış görülüyor.
7- Self-kontroller hayat kurtarıcı olabilir. Kadınlar 20’li yaşlardan sonra kendi kendine meme kontrolü yapmaya başlamalıdır. 20 yaş öncesi meme kanseri riski düşük olduğundan düzenli kontrol önerilmez. Muayeneye erken başlamak kişide panik ve kafa karışıklığına yol açabilir. Fakat 20 yaşını aşan her kadın, her ay regl dönemi başlangıcından 7-10 gün sonra kendi kendini muayene etmelidir. Ayrıca 40 yaşına kadar 3 yılda bir, 40 yaşından sonra ise her yıl doktor muayenesinden geçilmedir. Özellikle rahim ameliyatı geçirmiş kadınların her ayın ilk haftası içinde kendilerine bir muayene tarihi belirlemeleri şiddetle tavsiye edilir.”
HER KİTLE KANSER İLE KARIŞTIRILMAMALI
Memede tespit edilen her kitlenin kanser işareti olmadığını, genç kadınlarda kist ya da fibroadenom adı verilen kitlelerin görülebildiğini ve bu kitlelerin kanserle ilişkili olmadığını söyleyen Yiğitbaşı, “Orta yaşlarda ve sonraki dönemlerde olan kadınlarda fibrokistik değişiklikler de kanser kitleleriyle karıştırılabilir. Bu kitlelerin ağrılı ya da ağrısız olması kanser sinyali vermez. Buna rağmen memede ele gelen bir kitle ile karşılaşılırsa mutlaka uzman bir doktor tarafından incelenmesi gerekir” önerisinde bulunuyor.
ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIYOR
Meme kanseri tedavisinin en kritik noktası; teşhis ve hastalığın bulunduğu evre. 1 santimetrenin altındaki tümörlere cerrahi ile müdahale yapılabiliyor. Cerrahi tedaviye alternatif olarak radyoterapi (ışın tedavisi), kemoterapi ve ve hormonoterapi de uygulanabiliyor. Tedavi şekline, hastalığın evresi, hastanın yaşı ve tümörün özelliklerine göre karar veriliyor.
Fotoğraflar: Getty Images Turkey
[ad_2]
Kaynak