[ad_1]
Türk girişimciler tarafından Orthero markası ile ürettiği şeffaf diş plakları, Orta Doğu ve Almanya pazarına girmeyi planlıyor.
Şirketin Kurucu Ortağı Seyyid Bucak, 2012 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ARI Teknokent bünyesinde Efe Turhan, Ferit Güler ve Aydın Dikkulak ile birlikte Şeffaf Aparey firmasını kurduklarını söyledi.
Şirket bünyesinde kurdukları Orthero markasıyla ortodontik tedavilere yeni bir boyut kazandırdıklarını anlatan Bucak, şunları kaydetti:
„Liseden arkadaşım ve şirketimizin kurucu ortaklarından Efe Turhan’a 3D Printer ile şeffaf plakların üretilebileceğinden bahsetmiştim. Kendisi de bir dönem diş teli kullanmıştı ve bu projeyi hayata geçirmemiz gerektiğini söyledi. Önce beş diş hekimiyle başladık. Onların vakalarını yaptıktan sonra baktık ki hem bu yazılımı kullanabiliyoruz hem de hastalara büyük bir çözüm sunabiliyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürme kararı aldık. 2014 yılında ülkemizin ilk dijital ortodonti yazılımını hayat geçirdik. 2016’nın son aylarında şirketimizin ortaklık yapısını değiştirerek Türkiye’nin önemli diş hekimleri ve yatırımcılarını bünyemize kattık ve bölgenin önemli bir oyuncusu olmak üzere kolları sıvadık. Şu an 56 kişilik bir ekip olduk. Hem üretimi hem de analizi kendi bünyemizde yaptığımız için ciddi bir istihdam oluşturduk. Halen İTÜ ARI Teknokent’te faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Tüm Türkiye’de 70’den fazla ilde diş klinikleriyle çalışıyoruz.“
Şirketin dört kurucu ortağının da İTÜ mezunu mühendisler olduğunu ifade eden Bucak, kurucuların yazılım, üretim ve finans konusunda uzmanlaştığını söyledi.
„ENDÜSTRİ 4.0’IN TÜRKİYE’DEKİ ÖNCÜ FİRMALARINDAN BİRİ OLDUK“
Bir dijital fabrika gibi çalıştıklarını anlatan Bucak, „İşimizin öncelikle bir mühendislik tabanı var. Her ne kadar dental sektörde bir ürün olsa da; işin arka tarafında ileri imalat teknolojileri ve ileri yazılım var. Bilgisayarda dizayn, bilgisayarda imalat yapıyoruz. Dijital bir fabrika gibi çalışıyoruz. El değmeden üretim yapıyoruz“ diye konuştu.
3D Printer’lar ortada yokken bu işlemlerin CNC’ler ile yapıldığını hatırlatan Bucak, bu süreçlerin yavaş ve maliyetli olduğunu anımsattı. 3D yazıcıların günümüzde kuyumculuktan otomotive kadar birçok farklı sektörde kullanıldığını anlatan Bucak, şöyle konuştu:
„Bizim de uzmanlık alanımız 3D Printer. Dental sektörde neden bu işi yaptığımıza gelince, çünkü bu sektör kişiye özgü imalatın en fazla yapıldığı sektörlerden biri konumunda. Kalıpsız bir şekilde imal etmeniz lazım. Dolayısıyla 3D Printer’lar üretim maliyetlerini çok düşürebiliyor. 3D Printer’lar ile üretimi Türkiye’de ilk kez biz yaptık. Dünyada yapılan bir üretimi, teknoloji transferiyle Türkiye’ye taşımış olduk. Çok yüksek maliyetlerle ve yavaş ilerleyen bir üretim sürecini çok daha az maliyetlerle ve hızlı bir şekilde çözümledik. Bugün artık milyarlarca ürün üreten firmalarla aynı maliyetlerle üretim yapabiliyoruz. Ayrıca 3D printer ile üretilmiş şeffaf plakların RFID teknolojisi ile takip edilebilirliğini sağlayan bir patent bulunmakta. Bu anlattığım sürece de Endüstri 4.0 deniliyor. Kısacası Endüstri 4.0’ın ve dijital dönüşümün Türkiye’deki öncü firmalarından biri olduk. 3D Printer’larımız 7 gün 24 saat çalışıyor. Bir ürünü 5-6 dakika içerisinde üretebiliyoruz. Aylık kapasitemiz 15 bin model. Bugüne kadar 150 bini aşkın model ürettik. „
„ŞEFFAF PLAKLARI KİŞİYE ÖZGÜ BİR ŞEKİLDE İMAL EDİYORUZ“
Bucak, Türkiye’nin ilk yerli ve kişiye özel üretilen şeffaf apareyleri ile hastaların dişlerini ideal hale getiren telsiz tedavi yöntemi sunduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
„Şeffaf apareyler ile ortodonti tedavisi 20 yıldır uygulanan bir tedavi yöntemi. Bir hasta, metal diş teli kullanmadan, şeffaf plaklar ile ortodonti tedavisi olmak istiyorsa, bir diş hekimi veya ortodontiste gitmeli. Bu tedavi yönteminde öncelikle hekim, hastanın ağız ölçüsünü alıp, bize gönderiyor. Firmamızdaki 3D Printer’lar ile ağız datasını elde edip, bilgisayar ortamına aktarıyoruz. Sonrasında profesyonel ekibimizle birlikte dişleri, bilgisayar ortamında hareket ettiriyoruz. Hekimin onayının ardından, hastanın dişleri kaç adımda düzelecekse, dişleri düzeltecek şeffaf plakları kişiye özgü bir şekilde imal ediyoruz. Hasta her bir plağı 2 hafta gibi bir sürede kullanıyor ve bir sonraki plağa geçiyor. Tedavinin planlanması ortodontistler tarafından bilgisayar programı vasıtasıyla yapılır. Bilgisayar analizleri sonucu en doğru ve hızlı sonuç daha tedaviye başlanmadan görülebilir. Yani hasta tedaviye başlamadan önce, tedavi sonundaki dişlerinin pozisyonu görebilir. Tedavi süresi nettir.
Orthero apareyleri kolayca takıp çıkartılabilir, dışarıdan bakıldığında hastanın ortodontik tedavi olduğu fark edilmez. Orthero tedavisi, metal diş tellerine kıyasla hastaların koltukta kalma süresini yüzde 40 azaltır.“
„ŞİMDİYE KADAR 10 BİNİ AŞKIN VAKAYI YÜZDE 98 BAŞARIYLA TAMAMLADIK“
Şeffaf apareylerinin metal diş telleriyle karşılaştırıldığında rahatsızlık vermeyen ve istenildiği zaman takıp çıkarılabilen tedavi araçları olduğunu ifade eden Bucak, sektörde uzun yıllar yabancı markaların yüksek maliyet ve yavaş sunulan hizmetinin hüküm sürdüğünü belirterek, bu bakış açısını değiştirdiklerini söyledi.
Faydayı hem hekim hem de hasta açısından daha uygulanabilir maliyetlerle sunduklarını anlatan Bucak, „Tedavimizi uzman Ortodontist ve diş hekimleri kadrosunu yüksek mühendislik alt yapısı ile birleştirerek insanlara sunuyoruz. Global oyuncuların maliyetlerinde üretim yapabiliyoruz. Hasta bir hafta gibi kısa bir sürede plaklarına kavuşuyor ve tedavisine başlayabiliyor“ dedi.
„BİNİN ÜZERİNDE DİŞ HEKİMİYLE ÇALIŞIYORUZ“
Bucak, Orthero’nun 2016 yılı sonunda aldığı 3 milyon TL’lik yatırımla birlikte sistemini güçlendirerek 2017’de daha büyük bir kapasite ile hizmet vermeye başladığını söyledi.
Markanın 2017 yılını yüzde 900’lük büyümeyle tamamladığını ifade eden Bucak, şöyle konuştu:
„Yatırım almadan önce 600 model üretebilecek kapasitemiz varken şu anda ayda ortalama 6 bin civarında model üretiyoruz. Şirketimiz ilk üç yıl 200 hekim bandındayken yatırımla birlikte hekim sayısında da çok ciddi bir artış gerçekleşti. Şu an binin üzerinde diş hekimiyle çalışıyoruz. Bunun 400’ü aşkını İstanbul’da. Tamamladığımız 10 bini aşkın vakanın son 6 bini, dördüncü yılımızda gerçekleşti. Yani ciddi bir artış olduğunu söyleyebilirim. Bu gelişmeden özellikle aldığımız yatırım ve ekibimize ortak olarak dahil olan diş hekimlerinin katkısı çok büyük oldu.
Hem hekim hem de hasta sayılarımız gün geçtikçe artıyor. 2018’i de toplamda 25 bin vakayla kapatmayı, çalıştığımız hekim sayısını ise 2 bin 500’e çıkarmayı hedefliyoruz. İki yılda 10 kat büyüme hedefimiz var. 2019 yılı sonu itibarıyla ise 10 bin diş hekimine ulaşmayı amaçlıyoruz.“
Yatırım alırken ilk bir yıl Türkiye’ye odaklanmayı planladıklarını söyleyen Bucak, 2017-2018 döneminde iç pazarı domine ettiklerini ve şu anda pazarın lideri konumuna geldiklerini söyleyerek sözlerini şöyle tamamladı:
„Geliştirdiğimiz teknolojiyi yurt dışına sunma planımız her zaman var. Bu konuda büyük bir talep de var. Sosyal medya üzerinden yurt dışındaki hekim ve hastalar bize ulaşıyor. 2019’un başında 5 farklı pazara açılacağız. Araştırdığımız 5 pazardan 50’ye yakın vaka yapmış bulunuyoruz. Özellikle Orta Doğu’yu, Irak, İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Azerbaycan gibi pazarları ve Almanya’yı araştırıyoruz. Azerbaycan, İran ve Almanya’da görüşmelere başladık bile…“
[ad_2]
Kaynak