fbpx
Saglik

"Doktorun önermediği zayıflama ilaçlarını kullanmayın"

[ad_1]

Teknoloji ile birlikte hareket azlığı ve sağlıksız beslenme ile çocukluk yaşlarına kadar inen obezite, tüm dünya ile birlikte Türkiye’de de sıklığı giderek artan bir hastalık haline geldi. Obezitenin Bursa’da görülme oranı kadınlarda yüzde 35, erkeklerde ise yüzde 30-35 civarında. Obezitenin en basit tanımı ile vücutta aşırı yağ birikimi olduğunu ifade eden Medicana Bursa Hastanesi’nde görevli endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları uzmanı Dr. Pınar Şişman, „Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sıklığı giderek artan önemli bir sağlık problemi haline gelmiştir. Ülkemizde yaklaşık 20 milyon obez kişi bulunmaktadır“ dedi.

Obeziteye bazı genetik ve hormonel hastalıkların neden olabildiğini kaydeden Şişman, „En sık neden hareketsizlik ve sağlıksız beslenmedir. Günlük alınan kalori, fiziksel aktivite ile harcanan kaloriden fazla olduğunda vücut bu fazla kaloriyi yağ olarak depoluyor. Obezitenin tanısında kullanılan vücut kitle endeksi, kilogram cinsinden vücut ağırlığının metre cinsinden boyun karesine bölünmesiyle hesaplanır. Buna göre vücut kitle endeksi 25 ile 30 kilogram bölü metrekarenin arasındaysa kişi fazla kilolu, 30 kilogram bölü metrekarenin üzerindeyse obez olarak tanımlanır. Obez kişilerde tip 2 diyabet, yüksek tansiyon, kolestrol yüksekliği, kalp hastalıkları, inme ve bazı kanser tiplerinin daha sık olduğu bildirilmiştir. Bununla birlikte yağlı karaciğer, safra kesesi, akciğer hastalıkları, varisler, kemik eklem problemlerinde de artış mevcuttur. Bunların yanında obezite depresyon, cinsel sorunlar, suçluluk ve utanç duygusuna yol açarak yaşam kalitesini düşürebilir. Kişide düşük iş başarısı ve sosyal hayattan kopma görülebilir“ diye konuştu.

‚Beslenme alışkanlıklarına ve fiziksel aktiviteler düzenlenmeli‘

Obezitenin tedavisinde diyet, egzersiz, davranış değişiklikleri, ilaç tedavileri ve cerrahi tedavilerin bulunduğunu kaydeden Dr. Pınar Şişman, „Tedavinin olmazsa olmazı, beslenme alışkanlıklarında ve fiziksel aktivitelerde yapılacak düzenlemelerdir. Diyet programları kişinin yaşına, boyuna, fiziksel aktivitesine ve yaşam tarzına uygun olmalı ve beslenme alışkanlıklarının uzun vadede de değiştirilebilecek şekilde planlanmalı. Çok hazırlık ve masraf gerektiren kişinin damak tadına uygun olmayan diyet programlarından kaçınılmalarıdır. Fiziksel aktivite de kişiye özel planlanmalı ve kademeli olarak arttırılmalıdır“ dedi. Dr. Pınar Şişman, şöyle devam etti:

„Diyet ve egzersiz önerilerine ek olarak gerektiğinde kişinin yaşı kilosu eşlik eden hastalıkları ve obezitenin getireceği riskler göz önüne alınarak ilaç tedavileri de etkin bir şekilde kullanılır. Bu ilaçların beyinde işlem merkezine etki ederek iştahı azaltıcı, doygunluğu arttırıcı ya da bağırsaklardan yağ emilimini azaltıcı gibi etkileri mevcut. Ancak bu ilaçlara uzman hekimler tarafından başlanmalı ve takipleri yapılmalıdır. Sağlık Bakanlığı onayı olmayan, içerikleri net olarak bilinmeyen ilaçların, bitkisel ürünlerin ve zayıflama çaylarının sağlık üzerinde çok olumsuz etkilerinin olabileceği bilinmelidir.“

„Ece’nin Hikayesi“ kısa film oldu

Vücut kitle endeksi 40 kilogram bölü metrekarenin üzerinde ya da 35 kilogram bölü metrekarenin üzerinde olup eşlik eden diyabet, yüksek tansiyon gibi hastalıkları olan kişilerde cerrahi tedavilerin düşünülebildiğini söyleyen Şişman, „Bu tedaviler planlanan hastalarda ameliyat öncesinde obezitenin endokrin nedenlere bağlı olup olmadığı, hormonel hastalıklara bağlı olup olmadığı araştırılmalıdır. Yine bu ameliyatlar sonrasında kişide hızlı kilo verimine bağlı olarak bazı vitamin ve mineral eksiklikleri gelişebilir. Bu nedenle ve aynı zamanda eşlik eden tip 2 diyabet, hipertansiyon gibi hastalıkların varlığında bu hastalıklara dair kullanılan ilaçların dozlarının düzenlenmesi, gerekirse kesilmesi amacıyla ameliyat sonrası dönemde de endokrinolojik takiplerinin devamı çok önemlidir“ diye konuştu.

[ad_2]

Kaynak

Cok okunan

To Top