[ad_1]
Kalp normalde dakikada 60-80 civarı düzenli kasılma yapıyor ve kan pompalıyor. Kalp hareketlerini engelleyen her türlü etken, ritim bozukluğuna neden olabiliyor. Kalpte ritim bozukluğu kalbin kendisinden kaynaklanabildiği gibi kalbinde hiçbir sorun olmayan kişilerde de dış faktörler nedeniyle gözlemlenebiliyor. Örneğin; stres, uyku bozuklukları, çay, kahve ve alkol tüketiminin fazla olması, tiroid bezinin fazla çalışması, ciddi kansızlık ve kullanılan bazı ilaçlar ritim bozukluğunu tetikliyor.
Dış faktörler olarak belirtilen çay, kahve, kola, uykusuzluk ve stres gibi tetikleyici unsurlardan kaçınmanın yeterli olmadığı hastalarda, altta yatan nedene bağlı olarak farklı medikal tedaviler uygulandığını belirten Central Hospital Kardiyoloji Uzmanı Dr. Sinan Coşkun Turan, kalbin atış hızının fazla azaldığı ya da kalp kasılma sorunlarının olduğu hastalarda kalp pilleri kullanıldığını söylüyor.
BU BELİRTİLERE DİKKAT!
Kalpte ritim bozukluğunun belirtilerinin kişi tarafından çok kolay anlaşıldığını aktaran Dr. Turan, “Çarpıntı hissi, göğüs kafesinde bir kuş kanat çırpıyormuş hissi, kalp atışlarında tekleme, kalbin duraklayıp tekrar çalışıyormuş hissi vermesi, nefes alamama ve fenalık hissi varsa, kişi mutlaka bir kardiyoloji uzmanına muayene olmalıdır. Nadiren de olsa ritim bozukluğuna bağlı baş dönmesi, göz kararması, bayılma gibi durumlar ortaya çıkabilir. Ritim bozukluklarının tehlikeli bazı türleri, özellikle kalbin yapısal sorunlarıyla bir araya geldiğinde ani ölüm sebebi de olabilir” uyarısında bulunuyor.
SAĞLIKLI KİŞİLERDE DE RİTİM BOZUKLUĞU OLABİLİR
Zaman zaman sağlıklı insanlarda da atriyum veya ventrikül gibi değişik kalp boşluklarından kaynaklanan ekstrasistol yani düzensiz vuruşlar olabildiği bilgisini veren Kardiyolog, bu tip belirtilerin hastalık boyutunda bir ritim bozukluğu olarak değerlendirilmemesi gerektiğini söyleyerek, “Ekstrasistol denilen düzensiz vuruşlara, eğer kalp yetersizliği veya benzeri yapısal kalp sorunları eşlik etmiyorsa, genellikle herhangi bir tehlike arz etmezler ve hastaya rahatsızlık veren bir çarpıntı hissine neden olmadığı sürece tedavi gerektirmez” diyor.
RİTİM BOZUKLUĞU TEK TİP DEĞİL
Ritim bozukluğu olarak adlandırılan tek bir hastalık yok. Ritim bozukluklarının onlarca farklı türü ve her türün de farklı önemi bulunuyor. Dış etkenlerin yanı sıra kalpte ritim bozukluğuna neden olan yapısal sorunlar da mevcut. Kalpte, kapak, damar veya kas sorunları gibi çoğunlukla sonradan edinilen hastalıklar olabildiği gibi, ailesel geçişli yani genetik kökenli ritim sorunları da görülebiliyor.
Genetik geçişli ritim sorunları arasında, doğumdan itibaren var olan fakat belirti vermeyen, spor, ani stres veya heyecan durumunda ortaya çıkabilen, bazı alerji, mantar hastalığı ilaçları antibiyotikler ve zayıflama ilaçları kullanımı sonrasında kalp durması nedeniyle ani ölüme yol açabilen türleri bulunuyor. Özellikle kitlesel sorumluluk taşıyan pilotluk veya ağır vasıta şoförlüğü gibi yüksek riskli meslekleri yapacak kişilerle, sportif aktiviteye başlayacak gençlerin detaylı bir kalp kontrolünden geçirilmeleri öneriliyor.
Atriyal fibrilasyon denilen ritim bozukluğu, kanın kalp içinde iyi hareket edemeyip koyulaşarak pıhtılaşmasına, bazı durumlarda da pıhtıdan kopan parçaların farklı damarları tıkamasına neden olabiliyor. Bu risklere karşı doktor tarafından medikal tedaviye ek olarak kan sulandırıcı ilaçlar kullanılıyor. Bu ritim bozukluğunda risk ömür boyu devam ettiği için kan sulandırıcı ilaçlarında ömür boyu kullanımı gerekiyor.
STRES TETİKLEYİCİ UNSUR!
Ritim bozukluğunun sebebi ne olursa olsun stresin tüm ritim sorunlarını olumsuz etkilediğini vurgulayan Dr. Sinan Turan, stresle başa çıkma, olaylara tepki verme alışkanlıklarının değiştirilmesinin, zihinsel ve bedensel gevşeme teknikleri konusunda eğitimlerin alınmasının ve uygulanmasının, ritim bozukluğunun pek çok türünde olumlu sonuçlar elde edilmesini sağladığını söylüyor.
TEDAVİ SÜRECİ RİTİM BOZUKLUĞU TÜRÜNE GÖRE DEĞİŞİYOR
Hastalığa yaklaşım ve tedavinin ritim bozukluğunun türüne bağlı olduğunu, özellikle şikayet esnasındaki kalp elektrosunun çekilmesinin hastalığın teşhisi için büyük önem taşıdığını dile getiren Turan, hastalığın tanı ve tedavisinde izlenen yol hakkında ise şunları söylüyor:
“Diğer tetkiklerle beraber, özellikle ritim holteri tanıda yardımcı olur. Ritim holter, hastanın koluna veya kemerine takılan, 24-48 saat süreyle hastanın üzerinde kalan ve bu süre zarfında kalp atışlarını takip ve kayıt eden, anormalliklerin dökümünü veren bir sistemdir. Daha seyrek olan ritim bozuklukları için transtelefonik EKG yöntemi uygulanır. Şikayet sırasındaki kalp ritminin tespitinde kullanılan bu yöntemle, hasta şikayet esnasındaki kalp elektrosunu bir cihazı göğsüne değdirip düğmesine basarak çekebilir ve ilgili merkeze telefon yoluyla gönderip dökümünü sağlayabilir. Çok daha seyrek olan ritim bozukluklarının tespit edilebilmesi ve o sırada olan bir düzensizliğin saptanabilmesi için cilt altına yerleştirilen, aylarca duran ve hastanın ritmini takip eden event recorder denilen mini cihazlar da kullanılmaktadır.
Bazı ritim bozukluklarında, elektriksel düzensizliği üreten kalp içi odağı bulmak için elektrofizyolojik uygulama yöntemine başvurulur. Anjiyografi işleminde olduğu gibi kasık damarlarından girilerek kalp içindeki değişik bölgelere ilerletilen elektrodlarla, tıpkı bir elektrikçinin kontrol kalemiyle tesisatı kontrol edişindeki gibi, sorunlu elektriksel odağın tespiti yapılır. Sorunlu odak tespit edilince Ablasyon yöntemine yani radyofrekans enerjisi veya soğuk uygulayarak bu odağı ortadan kaldırmaya sıra gelir. Bu yöntemle ritim bozukluklarının türüne göre değişen başarı oranları söz konusudur.”
Fotoğraf: Getty Images Turkey
VİDEO: KALP KRİZİ NASIL ANLAŞILIR?
[ad_2]
Kaynak