[ad_1]
Psikiyatri Anabilim Dalı Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Kuzeymen Balıkçı, son yıllarda birçok faktöre bağlı artış gösteren ruhsal sağlık sorunları hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Depresyonun, günümüzde en sık rastlanan ruhsal hastalık olduğuna, kontrol altına alınmayan depresyonun ise intiharla sonuçlanabileceğine dikkat çeken Balıkçı “ Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre her yıl intihar nedeni ile gerçekleşen ölüm sayısı 800 binin üzerinde“ dedi.
DHA’nın haberine göre, Yrd. Doç. Dr. Kuzeymen Balıkçı, depresyondaki kişilerin duygu durumunda değişiklikler yaşandığını, mutsuzluk, güçsüzlük ve aktivasyonda azalma görüldüğünü kaydetti. Depresyon durumunun kronikleştiği zaman kalıcı hale gelebildiğini belirten Balıkçı, kontrol altına alınamayan depresyon durumunun intiharla sonuçlanabileceğini, Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre her yıl intihar nedeni ile gerçekleşen ölüm sayısının 800 binin üzerinde olduğunu belirtti.
ÇEVRESEL ETKENLER, GENETİK DEPRESYON YATKINLIĞINI TETİKLİYOR
Son yıllarda psikiyatrik hastalıkların artması konusunda iki farklı görüşün ortaya çıktığını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Kuzeymen Balıkçı, birinci görüşün psikiyatrik hastalık sıklığında artış olmasından daha çok farkındalığın artması nedeniyle hastalıkta artışın görüldüğünü söyledi. İkinci görüşün ise değişen yaşam biçimlerinin insanlarda psikiyatrik hastalık sıklığını arttırdığına dair olduğunu söyleyen Psikiyatri Anabilim Dalı Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Balıkçı, psikiyatrik hastalıkların oluşmasında genetik ve çevresel birçok faktörün bulunduğunu belirtti. Balıkçı şöyle devam etti: „Ancak depresyona genetik yatkınlığımız olsa bile tüm çalışmalar hastalığın ortaya çıkmasında çevresel etkenlerin önemli olduğunu göstermiştir.
ÇEVRESEL ETKENLER RUH SAĞLIĞIMIZI BOZUYOR
Psikiyatrik hastalıkların ortaya çıkmasındaki en önemli çevresel etmenler ise ülke ve dünya ekonomisindeki bozukluklar, politik hayatın belirsizlik içinde olması, yaşanılan kentlerin çevresel ve ulaşımsal problemlerinin olması, teknolojik gelişim hızının insanın adaptasyon hızından fazla olması, hızla değişen sosyal ve kültürel şartlar nedeniyle kuşak çatışmasının artması sayılabilir.“
„KİŞİLERDEKİ DAMGALANMA KORKUSU TEDAVİ ALMAYA ENGEL OLMAKTADIR“
Yapılan araştırmalarda, ruh sağlığı ciddi anlamda bozuk olan her dört kişiden üçünün, hiçbir tedavi almadığının tespit edildiğini söyleyen Balıkçı, dünya genelinde ruhsal sağlık sorunları yaşayan milyonlarca kişinin önyargı, ayrımcılık, damgalanma ve marjinalleştirmeyle mücadele etmekte zorlandığını belirtti. Kişilerin damgalanma korkusuyla hastalıklarını sakladığını ve tedavi kurumlarına başvurmaktan çekindiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Balıkçı, ruh sağlığı bozukluğu olan kişilerin en az yarısının tedavi almadığını belirtti. Balıkçı „Tedavi açığı şizofreni için yüzde 32,2´den anksiyete bozukluğu için yüzde 57,5´e kadar değişmektedir. Bu açığın depresyon için yüzde 56,3, bipolar bozukluk için yüzde 50,2 ve obsesif kompulsif bozukluk için yüzde 57,3 olduğu tahmin edilmektedir. Alkol kötüye kullanımı ve bağımlılığı, yüzde 78,1 ile en büyük tedavi açığına sahiptir“ dedi.
[ad_2]
Kaynak