fbpx
Saglik

Defne'nin sırrı ne?

[ad_1]

Geçmişte “ileri yaş” olarak tanımlanan 40’lar ve 50’ler günümüzde öyle algılanmıyor. 40’lı yaşlarını ortalayıp 50’li yaşlarını geride bırakmış kadınların genç kızlarla yarışan fizikleri şaşırtıyor. Bu konuda dünyadan çok sayıda örneğin yanında  bizden örnekler de var.  46 yaşındaki Defne Samyeli, dün yayınlanan bikinili fotoğraflarıyla geçmişten bugüne hiç değişmediğini gösterir gibiydi. Peki 40 yaş üstü bu “genç kızların” bu kadar bakımlı ve fit olmalarının altında yatan sebep ne? İşin sırrı DNA’larında mı yoksa düzenli spor, sağlıklı beslenme, estetik dokunuş ve medikal uygulamalarda mı? Uzmanlara sorduk ve bakın ne yanıtlar aldık.

„EN ÖNEMLİ NEDEN GENETİK“

Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Kemal Aytuğlu

Estetik her zaman el üstünde tutulmuş olmakla birlikte, günümüzde daha fazla değer kazanmaya ve buna bağlı olarak daha başarılı sonuçlar vermeye başladı. 40’lı hatta 50’li yaşlarında incecik ve fit görünen kadınların nasıl böyle olduklarının kökenine indiğimizde ilk sırayı genetik yapı alıyor. Bununla birlikte spor, sağlıklı beslenme ve estetik olarak gerçekleştirilen küçük dokunuşlarla hem estetik görünümü hem de formu korumak mümkün. Artık bunu 45-50’li yaşlara kadar koruma konusunda bir sorunla karşılaşmıyoruz.Küçük estetik dokunuşlar olarak vaser liposuction (yağların ses dalgaları ile eritilmesi), Filler (Kollojen), Botox,  Mezoterapi gibi işlemlerle yıpranmayı daha kolay şekilde engellememiz mümkün.

 

„DOĞRU BESLENME YAŞLANMAYI GECİKTİREBİLİR“

Beslenme ve Diyet Uzmanı Gamze Ekinci

Genç kalmanın, yaşlanmayı geciktirmenin yolu doğru ve sağlıklı beslenmeden geçer. Yeterli, dengeli bilinçli ve doğru beslenmek, hayatın her alanında olduğu gibi cilt güzelliği ve daha genç gözükmek için de olmazsa olmazımız. Daha genç bir metabolizma için beslenme alanında yapılması gerekenleri şöyle sıralayabiliriz:

 *Günde 2-2.5 litre su içmek cildin kaybolan nemini geri kazandırmaya yardımcı olacak ve cilt kurumasını azaltacaktır.

 *Toksinleri ve serbest radikalleri uzaklaştırmak için beslenmemize antioksidan kapasitesi yüksek gıdaları eklemeliyiz. Bunlar A,C,E vitaminlerinden zengin gıdalardır. Yaban mersini, böğürtlen ahududu gibi kırmızı meyveler, ananas, papaya, kayısı, frenk üzümü, avokado, kivi, kavun, kuşkonmaz, ıspanak koyu yeşil yapraklı sebzeler, portakal greyfurt gibi turunçgiller, yer elması, domates, çilek, Brüksel lahanası, brokoli, karnabahar, turp gibi sebze ve meyvelere günlük beslenmenizde mutlaka yer verin.

 *Yaşlanmayı geciktirmek ve daha genç bir görünüm için rafine şeker, beyaz un, aşırı tuz, katkı ve koruyucu içeren paketlenmiş hazır gıdaları ve kızartılmış tütsülenmiş barbekü edilmiş işlenmiş gıdaları beslenmenizden tamamen çıkartın. Bu besinler yaşlanmaya neden olan serbest radikal oluşumunu hızlandırır.

 *Cildin ihtiyacı olan Omega 3, Omega 6 ve Omega 9 yağ asitlerinden yeterli ve dengeli şekilde alın. Somon, ceviz ve semizotu doğal Omega 3 kaynaklarıdır. Keten tohumu cilt dostu hem omega 3 hem de omega 6 yağ asidi deposu olmasının yanında güçlü bir antioksidandır.

 *Genç kalmak için Akdeniz Diyeti mucizesinden faydalanın. Akdeniz tipi beslenme metodunda taze sebze meyve, tam tahıllar, zeytinyağı, avokado, Hindistan cevizi, fındık yağı gibi sağlıklı yağlar temeldir. Protein kaynağı olarak ise kırmızı et tüketiminden ziyade balık ve tavuk gibi beyaz etlere öncelik verilir. Tuz, trans yağ ve doymuş yağ içeren işlenmiş besinler, glisemik indeksi yüksek yani kan şekerinin ani yükselip düşmesine sebep olan rafine şekerli gıdalardan uzak durulmalıdır.

 *Düzenli dengeli beslenme, fiziksel aktivite, yeterli uyku ve bol su içmek gibi temel kuralları yerine getirmemize rağmen 30-40’lı yaşlardan sonra cildin kolajen üretimi azalmaya, cilt elastikiyetini kaybetmeye başlar. Bu durumda, dışardan koenzim Q10 ve kolajen gibi besin takviyeleri uzman kontrolünde kullanılabilir. Yine beslenme düzenine uzman kontrolünde günde 1-2 fincan yeşil çay eklenebilir.

 “STRESLE BAŞA ÇIKABİLENLER DAHA GENÇ KALIR”

Uzman Klinik Psikolog İpek Özaktaç

Gün içinde her birimiz düşüncelerimize göre bir duygu yaşıyor ve düşüncelerimize göre hareket ediyoruz. Zihinde oluşan olumsuz düşünceler mutsuzluk, umutsuzluk, kaygı gibi zor duyguları beraberinde getirirken kişinin hareket etmesini de engeller. Bir hedef belirlediğimizde, zihinde geleceğe dair beliren olumsuz yorumların ve varsayımların hedefe ulaşmasını engellemesi kaçınılmaz olur. Olumsuz düşünceleri, alternatif olumlu düşüncelerle değiştirmenin günlük yaşantıya ve geleceğe umutla bakılmasına katkısı çok büyük. Aynı zamanda, kişinin kendi özdenetimini sağlaması da hedefe ulaşma noktasında önem taşır. Örneğin spor ya da diyet yapan bir kişi, anlık bir mutluluk yaşayacağı şeker içerikli ya da yüksek kalorili yiyeceklere yönelip kendini engelleyemiyorsa burada yetersiz özdenetimden bahsetmek gerekir.Kişi kendine iyi gelen kaynaklarını (ona iyi gelen şeyleri) fark edip uygulayabildiğinde psikolojik açıdan güçlenir ve sorunlarla daha kolay baş edebilir hale gelir. Spor, hobiler, kültürel etkinlikler ya da sosyal çevre sayesinde hayata bakış açımız değişir ve hayat bizim için daha anlamlı, yaşamaya değer bir hal alır. Her birey kendine özgü kaynaklarını belirleyebildiğinde ve zorlu yaşam olayları karşısında bunları kullanabildiğinde problemleri çözme konusunda daha başarılı olur ve yaş aralığı fark etmeksizin kendini psikolojik olarak çok daha dayanıklı hisseder. Dolayısıyla stres ve zorluklar ile başa çıkabilme repertuarı kalabalık olan kişiler, günlük yaşantıda daha dinç ve konsantre olmakla birlikte hedeflerine ulaşma konusunda motivasyon olarak da yüksek olurlar.

„GENÇLİĞİNİZDE NE EKERSENİZ 40’LI YAŞLARINIZDA ONU BİÇERSİNİZ“

Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Uğur Anıl Bingöl

Son yıllarda kadınlar 20’li yaşlardan itibaren kendilerine çok daha iyi bakıyorlar. Sonuçta da 40’lı yaşlardan itibaren çok daha genç ve güzel görünüme sahip olabiliyorlar. Bu noktada genlerimizin bize sağladığı kazanımların yanında yaşanan teknolojik ve tıbbı gelişmeler de önem taşıyor. Yaşlanmanın durdurulması henüz mümkün olmasa da iyi bir cilde sahip olmanın sırrı iyi bir genetik altyapıdan geçiyor. Bunun yanı sıra yaşam tarzı alışkanlıklarımız da güzel bir yaşlanmanın kaynağını oluşturuyor. Yüz bölgesine botoks, dolgu, kimyasal peeling gibi uygulamalarla erken yaşlanmanın bir nebze de olsa önüne geçilebiliyor. Genlerimizi değiştiremesek de  yapabileceklerimizle daha güzel yaşlanmak mümkün. Sigara içmemek, solaryuma girmemek, güneşten korunmak, iyi bir uyku düzenine sahip olmak çok önem taşıyor. Güneşin zararlarına karşı da dikkatli olunması gerekiyor. Özellikle yüz bölgesi güneşe en fazla maruz kalan bölge olduğu için güneş kremi ve nemlendirici her kadının çantasında olmazsa olmazlar arasında yer almalı. Göz ve göz çevresini korumak için mutlaka kaliteli bir gözlük kullanılmalı. Güneşle birlikte gözlerin kısılması, göz çevresinde kırışıklıklara, lekelere ve ciltte tahbirata neden olabiliyor, bu tahribatlar da kolay kolay geçmiyor. Bunun yanı sıra, bakım için mutlaka bol su içmeye dikkat etmek ve iyi bir nemlendirici kullanmak gerekiyor. Düzenli spor yapmak da güzel bir yaşlılık için gerekli faktörler arasında yer alıyor. Gençlik yıllarından itibaren kilonun mümkün olduğunca korunması ileriki yaşlarda oluşabilecek sarkmaları önlediği gibi, yaşlanmanın da önüne geçmeye yardımcı oluyor. Kilo almak kadar fazla kilo vermek de tehlikeli olabiliyor. Verilen kiloların aylık olarak 2-2,5 kilogramı geçmesi vücuttaki elastik liflerin yırtılmasına ve dejenere olmasına neden olabiliyor. Çatlakların en önemli nedeni hızlı kilo vermekten kaynaklanıyor. Kısacası “Gençliğinizde ne ekiyorsanız  40’lı yaşlarınızdan sonra da onu biçiyorsunuz.”

GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ



[ad_2]

Kaynak

Cok okunan

To Top