fbpx
Saglik

Çocukların kitap fobisi ve baş ağrısı 'astigmat' olabilir

[ad_1]

Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Barış Sönmez, çocuklarda görülen astigmat ve astigmatın tedavi yolları hakkında bilgi vererek, „Astigmat rahatsızlığı olan çocuklar, tahtaya baktıklarında uzağı net göremezler veya kitabı yakından okurken zorlanırlar. Bu belirtilere baş ağrıları eşlik edebilir yani çocukların kitap fobisi ve baş ağrısı, astigmat belirtisi olabilir“ dedi.

AA’nın haberine göre; Doç. Dr. Sönmez, astigmatın ilk belirtilerinin ilkokul çağında ortaya çıktığını belirterek, gözdeki korneanın eliptik olması nedeniyle bulanık görmeye sebep olan astigmatın, bazı çocuklarda doğuştan kaynaklandığını söyledi.

Çocukların sınıf tahtasını net görememe ve kitap okurken zorlanıp, baş ağrısı şikayetleri yaşadıklarını ifade eden Sönmez, „Gözün kırma yani refraksiyon kusurlarından biri olan astigmat, miyop ve hipermetropa göre daha az görülmekle birlikte hem yakını hem de uzağı bulanıklaştırdığı için önemli bir sorun teşkil eder“ diye konuştu.

Sönmez, astigmatın doğru tedavi planlamasıyla sorun olmaktan çıktığını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: „Doğuştan gelen astigmatın ilk belirtileri çocukluk döneminde, ilkokul başlangıcında ortaya çıkar. Astigmat rahatsızlığı olan çocuklar, tahtaya baktıklarında uzağı net göremezler veya kitabı yakından okurken zorlanırlar. Bu belirtilere baş ağrıları eşlik edebilir yani çocukların kitap fobisi ve baş ağrısı, astigmat belirtisi olabilir. İlkokul döneminden önce astigmatı teşhis etmek için çocukların bebeklikten itibaren rutin göz muayenelerinin yapılması gerekir.“

Yaşanan rahatsızlığın okul başarısını ciddi ölçüde etkilediğini hatırlatan Sönmez, „Okul çağından önce astigmat, tek gözde yüksek numarada veya iki gözde ve yüksek numarada çıkabilir. Eğer çocuğun astigmattaki göz numarası 2.00-2.50 üzerindeyse gözlük tedavisi başlanmalıdır. Çocuklarda 12-13 yaşına kadar iyi bir tedavi sağlanmazsa, göz tembelliği gelişebilir.“ görüşünü dile getirdi.

„GÖZLÜK TAKMAK, ASTİGMAT DERECESİNİ ETKİLEMEZ“

Sönmez, normal şartlar altında korneanın yuvarlak bir şekle sahip olduğunu ancak astigmat hastalarında, korneanın şeklinin farklı olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: „Astigmat hastalarında korneanın şekli yumurtanın yan yüzü gibi eliptik bir şekle sahiptir. Yani astigmat, korneadaki eğimden kaynaklanmaktadır. Korneanın şeklindeki bu eğrilik, kornea tabakasına gelen ışığın kırılma aşamasında retinaya yansıtılırken doğru noktaya düşmemesine neden olur. Bu kusur da bulanık ve kırık görmeyi beraberinde getirir. Erken yaşta fark edilirse çocukların ve gençlerin gözlüğe adaptasyonu çok daha rahat olabilmektedir. Aksi takdirde genç erişkin döneminde ya da geç yaşta gözlük kullanımında zorluk yaşanabilir.“

Gözünü sık sık ovuşturanların dikkatli olması gerektiğini aktaran Sönmez, şöyle devam etti: „Gözlük takmak, astigmat derecesini etkilemez. Gözlük kullanılmazsa net görüş olmaz ama gözlük derecesi olarak ilerleme ya da düşmeye yol açmaz. Sıklıkla doğuştan olan astigmat beraberinde gelişen başka bir hastalık yoksa ve göz, alerji veya kirpik iltihabı nedeniyle ovuşturulmuyorsa ilerlemez. Astigmat sadece bazı kornea rahatsızlıkları olanlarda ya da gözünü sık ovuşturanlarda ilerleme eğilimindedir. 18 yaşına kadar da astigmat için herhangi bir cerrahi müdahale yapılmamaktadır. Hastalar bu sürece kadar gözlük kullanmalıdır. Gözlüğe ek olarak kontakt lensler de kullanılabilir. 2.00 göz numarasına kadar olanlar yumuşak torik lenslerden; daha yüksek numarada olanlar sert gaz geçişli lensler kullanmalıdır.“

„ASTİGMAT TESPİTİNDE KORNEA TOPOGRAFİ ÖLÇÜMLERİ ÖNEMLİ“

Doç. Dr. Sönmez, doğumsal astigmatın birkaç durum haricinde ilerleme göstermediğini, eğer ilerleyen astigmat varsa hastanın kornea haritasına bakılarak, keratokonus olup olmadığı konusunda değerlendirme yapılması gerektiğini anlattı.

Eğer korneada bir incelme ve öne doğru bombeleşme varsa bu soruna ilave olarak, miyopla birlikte astigmatta da ilerleme görülebileceğini dile getiren Sönmez, şunları kaydetti: „Bu durumda da hastalara lazer uygulaması hem uygun olmaz hem de hastalığı daha da kötüleştirebilir, öncelikle gözlük ve sert gaz geçişli kontakt lenslerle tedavi uygulanmalıdır. İlerleyen astigmatlarda göz içine astigmatı düzelten lens kullanılırsa 3 ya da 5 sene sonra yeni bir cerrahi müdahaleye sebep olabilir. Astigmat teşhisinde görme keskinliği, otorefraktometre, retinoskopi gibi muayeneler kullanılmaktadır. İlerleyen astigmatın tespitinde ise kornea topografi ölçümleri önemlidir. Eğer astigmat derecesi 18 yaştan sonra ilerlemiyorsa ve hasta gözlük kullanmak istemiyorsa hastalığın seviyesi ve yaşa göre farklı cerrahi alternatifleri düşünülebilir.“

Sönmez, 18-45 yaş arasındaki hastalara, uygulanabilen Fakik göz içi lens cerrahisinin 45 yaş üstünde yapılmadığını ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı: „Çünkü 45 yaş üstü hastalarda yakını görmede sorun başlar ve yakın gözlüğü kullanılır. Bu durumda tek başına bu cerrahi işe yaramaz. 45 yaş üstü hastalarda trifokal torik yani hem uzağı hem yakını odaklayan hem de astigmatı düzelten göz içi lens cerrahisi uygulanmaktadır. Göz içi mercek, gözün içine düzgünce yerleştirildiği sürece gözde 0.50-0.75 derece gibi bir numara kalabilir ama bu hastalar için kabul edilebilir bir durumdur.“

 

GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ


[ad_2]

Kaynak

Cok okunan

To Top