[ad_1]
Ülkemizde sık karşılaşılan hastalıkların cinsel işlevlerde bozulmaya yol açan yan etkileri olabiliyor. Habertürk’ten Ceyda Erenoğlu’nun haberine göre bu sorunla karşılaşma oranı hiç az değil. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Hattat Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Halim Hattat, hastalıkların hangi tür cinsel sağlık sorunlarına yol açabileceği ve ilginç bilgilere kadar farklı alanlarla ilgili konularda farkındalığımızı artırıyor. İşte hastalıkların cinsel sağlığımız üzerindeki etkileri.
MS CİNSEL İSTEKSİZLİĞE YOL AÇABİLİR
MS; beynin görme, konuşma, yürüme gibi fonksiyonlarını bozan, beyin ve omurilikten oluşan merkezi bir sinir sistemi hastalığıdır. Bu hastalıkta nörolojik değişimlerden kaynaklanan cinsel problemlere sık rastlanıyor. Bunlar; ereksiyonu sağlama ve sürdürmede güçlük, boşalma problemleri ile isteksizlik, kadınlarda libido ve orgazm sorunları ve vajinal kuruluk olarak sıralanıyor. Hastalığın getirdiği stres ve depresyon, mesane-bağırsak problemleri, yorgunluk, kas gücünde azalma gibi diğer değişiklikler de cinsel yaşamı olumsuz etkiliyor. MS’liler üzerinde yapılan araştırmalar, bu hastaların cinsel sorun yaşama oranının kadınlarda yüzde 40–80, erkeklerde ise yüzde 50-90’lara ulaştığını ortaya koyuyor. Cinsel fonksiyon problemleri hastalığın ilerlemesiyle ortaya çıkabildiği gibi, bazı durumlarda hastalığın ilk belirtisi de olabiliyor. Bu hastalarda pelvik bölgede sinir tahribatı sonucunda mesanede işlev bozuklukları görülüyor. Cinsel etkinlik sırasında idrar tutamama riski ise pek çok hastayı cinsellikten uzaklaştırıyor. MS hastalarının yaşadığı cinsel sorunların çözümünde ilaç tedavisinden, psikolojik terapiye kadar birçok yöntem kullanılıyor. Ağızdan alınan ilaç tedavisi de uygulanabilir bir seçenek olarak görülüyor. MS hastalarının yaşadığı cinsel sorunların çözümünde en önemli noktanın doğru tedavi kombinasyonu bulmak olduğu belirtiliyor. Çünkü MS’liler psikolojik açıdan kendilerini moralsiz ve son derece yorgun hissedebiliyor.
PROSTAT HASTALARINDA SERTLEŞME SORUNU GÖRÜLEBİLİR
Prostat hastalıkları orta yaş ve üzeri erkeklerin en sık karşılaştığı sağlık problemlerinin başında geliyor. Bu hastalar sık idrara çıkma, kesik idrar yapma, mesaneyi tam boşaltamama hissi, gece idrara kalkma, idrar yaparken zorlanma, ani idrara çıkma ihtiyacı gibi yakınmalar yaşıyor. Bu durum, hastaların cinsel yaşamlarının olumsuz etkilenmesine neden oluyor. İdrar sorunu yaşayan erkek, bunun cinsel ilişki sırasında olmasından çekinerek, cinsel istek problemleriyle karşılaşabiliyor. Başarılı olamayacağı endişesi erkekte sertleşme sorunlarına neden olduğu için ileri vakalarda erken boşalma görülebiliyor. İyi huylu prostat büyümesi genelde ilaç ya da ameliyat yoluyla tedavi ediliyor. Bazı ilaçlar bazı hastalarda mesaneye doğru geri boşalmaya neden olabiliyor. Bu sorun özellikle çocuk sahibi olmak isteyen erkeklerde kısırlığa bile yol açabiliyor. Bazı ilaçlar ise sertleşme bozukluğu yaratıp, cinsel isteği azaltabiliyor. Bu tür sorunların lazer uygulamaları ve açık yapılan prostat ameliyatlarında oluştuğu gözlemleniyor. Prostat kanserinde uygulanan hormon tedavisi ya da testislerin cerrahi olarak çıkarıldığı “orşidektomi” ameliyatı cinsel istek kaybına yol açabiliyor. Bu açıdan prostat hastasının tedavi sırasında cinsel problemler yaşayabileceğini bilmesi çok önemli görülüyor. Kadınların eşlerini ikna edip doktora yönlendirmesinin, erkeklere uygulanan tedavide daha başarılı sonuçlar sağladığı görülüyor.
DİYABETLİLER GECİKMİŞ BOŞALMAYLA KARŞILAŞABİLİR
Şeker hastalığı hem sinir hem de damar hasarı yaratarak sertleşme fonksiyonlarını bozan ciddi bir hastalık olarak tanımlanıyor. Uzun yıllar kontrol edilmeden devam eden diyabette cinsel sorunlar gelişebiliyor. Ancak diyabetin yarattığı cinsel sorunların yaşam kalitesini düşürmesine izin vermemek kişinin elinde oluyor. Sertleşme sorunu şeker hastalığının ilerlemesiyle ortaya çıkabildiği gibi, bazı hastalarda ilk belirti de olabiliyor. Diyabetli erkeklerde sertleşme sorunu sağlıklı erkeklere göre daha erken dönemde ortaya çıkıyor. Diyabet tanısı konan hastaların yarısında, tanıdan 10 yıl sonra sertleşme sorunu görülüyor. Buna ek olarak, diyabetli erkeklerde sertleşme sorunu görülme olasılığı sağlıklı erkeklere göre üç kat fazla bulunuyor. Şeker hastalığında yaygın olarak görülen damar ve sinir hasarları, idrar yolunda ve vajinada enfeksiyonların artması ve hastanın bu durumdan psikolojik olarak olumsuz etkilenmesi anlamına geliyor. Orgazm hissinde azalma, haz alamama, mesaneye doğru geri boşalma veya gecikmiş boşalma da diyabette yaşanan sorunlar arasında yer alıyor. Bu hastalarda idrar yolu enfeksiyonu riski arttığı, prostat enfeksiyonu riski çoğaldığı için, idrar sorunları ve cinsel problemlere daha çok rastlanıyor. Kadınlarda şeker hastalığının cinsel sağlık üzerinde yarattığı en önemli etkinin enfeksiyonlar olduğu belirtiliyor. Kan şekerinin yüksek olduğu dönemlerde vajinal ve üriner sistem enfeksiyonlarıyla daha sık karşılaşılıyor. Bir diğer önemli sorunun ise vajinal kuruluk olduğu belirtiliyor. Bunun nedeni nöropatinin bazı kadınlarda vajinal kayganlığı bozması ve cinsel ilişkiyi ağrılı kılarak isteği azaltması olduğuna dikkat çekiliyor. Hastanın kendisini sürekli yorgun ve halsiz hissetmesinin de cinsel aktiviteyi zorlaştırdığını unutmamak gerekiyor. Şeker hastalığına bağlı cinsel sorunların giderilmesinde ilaç tedavileri, ağız yoluyla tedavi, sistemik ilaç tedavisi (testosteron), arter ameliyatı, toplardamar ameliyatı, protez penis takılması, vakum-sıkma araçları ve psikoterapi en önemli tedavi yolları arasında bulunuyor. Özellikle şeker hastalığının damar ve sinir uçlarında yaptığı geriye dönüşümü olmayan hasarlar ve uzun süreli yüksek tansiyonun yarattığı damar problemleri ilaç ve enjeksiyon tedavilerinin yetersiz olmasına yol açabiliyor. Organik kökenli sertleşmeyle sonuçlanan bu ve benzeri hastalığı olanlarda, radikal tedavi seçeneğinin “mutluluk çubuğu” olarak da bilinen penil protezler olduğu belirtiliyor. Kadın hastalarda ise cinsel tıp uzmanı, jinekolog ve psikologdan oluşan bir ekip, kuruluk ve enfeksiyon gibi organik faktörleri düzelterek, şeker hastalığının yarattığı stres ve olumsuzlukları ortadan kaldırmada çok önemli bulunuyor.
STRES VE DEPRESYON ERKEN BOŞALMA NEDENİ
Cinsel performans, fiziksel sorunlar kadar uyku seviyesi, stres düzeyi, duygusal durum, ortam ve partner gibi unsurlardan da etkileniyor. Yüksek stres düzeyi, gerginlik ve endişe hali; sertleşme sorunu, erken boşalma ve cinsel isteksizlik gibi pek çok cinsel soruna zemin hazırlıyor. Ekonomik zorluklar nedeniyle aile içi gerginliğin artması, cinsel işlev bozukluklarını tetiklediği için hastaların cinsel sorunlarının kaynağının bulunması açısından laboratuvar tetkikleri ve testler yaptırılması gerekebiliyor. Bir stres yönetim uzmanından, yoga- meditasyon gibi gevşeme teknikleri yardımı almak ve hastaya yönelik egzersiz planı yapmak da sorun çözmeye yarayan yöntemler arasında bulunuyor.
MENOPOZDA UYARILMA VE AĞRI SORUNLARI ARTABİLİR
Menopoz süreci kadınlara hem fiziksel hem de ruhsal anlamda farklılıklar hissettiren yeni bir döneme işaret ediyor. Bu dönemde hormon değişiklikleri nedeniyle cinsel isteksizlik yaşayan kadınların sayısında önemli artış oluyor. Uyarılma, orgazm ve ağrı sorunu yaşayan kadın sayısı ise dikkat çekici bir artış gösteriyor. Menopozun hiçbir şekilde cinsel yaşamın sonu olmadığı, kadın hastaların sorunlarının jinekolojik, nörolojik, hormonal, metabolik ve psikolojik yönden incelenmesi ve doğru tanı konulması ile sıkıntıların ortadan kaldırılmasının mümkün olduğu belirtiliyor.
ANDROPOZ DÖNEMİNDE CİNSEL İLİŞKİ SIKLIĞI DÜŞEBİLİR
İlerleyen yaşla birlikte vücutta “hormonal yaşlanma” denen bir süreç meydana geliyor. Erkeklik hormonu olarak bilinen testosteron erişkinlerde günde 5-7 mg üretilirken 40’lı yaşlardan itibaren yılda yaklaşık yüzde 1-2 oranında azalmaya başlıyor. Testosteronun azalması, kas kütlesinin azalması yağ kütlesinin ise artması demek oluyor. Testosteron eksikliğinde; cinsel isteksizlik, cinsel uyarılmada azalma, sertleşme sorunu, cinsel ilişki sıklığında düşüş, gece sertleşmelerinin azalması, gecikmiş orgazm gibi problemler görülüyor. Yapılan çalışmalar genel nüfusta cinsel istek sıklığının haftada 1-4 kez ile ayda 2 kez arasında değiştiğini gösteriyor. Bu sıklıktan az cinsel istek duyanların cinsel istek azlığı yaşadığından söz edilebiliyor. Cinsel isteksizlik yaşayan erkeklerde bazı testlerle; hormonal, sinirsel, damarsal ve anatomik problemlerin neler olduğu araştırılıyor. Hormon eksikliği ve sertleşme sorunu olması halinde buna yönelik tedavilerin olumlu sonuçları bulunuyor. İsteği azaltacak metabolik hastalıklar, kilo fazlalığı, sağlıksız beslenme, bel çevresi kalınlığı gibi yaşam tarzı faktörleri için de sağlıklı cinsellik reçetelerine ihtiyaç duyuluyor.
CİNSEL İLİŞKİ KALP KRİZİNDEN KORUYOR
Kalp damarlarını etkileyecek herhangi bir sorun (şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kolesterol problemi, plak oluşumu, sigara kullanımı, aşırı alkol tüketimi, hareketsiz bir yaşam vb.) cinsel bölgeye giden damarlarda da hasar yaratıyor. Bu durumdaki kişilerde cinsel sorunlara daha sık rastlanıyor. Kalp krizi sonrasında sertleşme sorunu hem fiziksel hem de psikolojik nedenlerle ortaya çıkıyor. Kullanılan ilaçlar ve cinsellik sırasında yaşanan kalp ağrıları ise cinsel isteği azaltarak sertleşme sorununa neden oluyor. Cinsel ilişki sırasındaki oksijen tüketimi 1-2 kat merdiven çıkmaya eşit oluyor. Bu nedenle cinsel aktivite sırasında ya da sonrasında kalp krizi geçirme riskinin oldukça düşük olduğu belirtiliyor. Araştırmalara göre sağlıklı bir kişide ilişki sonrasında kalp krizi görülme riski 1 milyonda 2.5 iken bu oran daha önce kalp hastalığı geçirenlerde 1 milyonda 25’i buluyor. Kalp hastalığı sonrası göğsünde rahatsızlık, ağrı, çarpıntı, nefes darlığı gibi belirtiler olmadan 15-20 dakika yürüyebilen hastalara “cinsel ilişki için sakınca yoktur” denebiliyor. Kalp krizi sonrasında hastanın genellikle yaklaşık 4 ay sonra cinselliğe geri dönebildiği düşünülse de bu süre hastanın isteğine, genel kondisyon seviyesine ve bilgisine göre değişiklik gösteriyor. Aşırı yeme alışkanlığı ve alkol kullanımı kalbi strese sokuyor. Cinsel ilişki için son yemekten veya alkol tüketiminden sonra en az 3 saat beklemek gerekiyor.
YÜKSEK KOLESTEROL CİNSEL YAŞAMI OLUMSUZ ETKİLİYOR
Kolesterol adı verilen bu elzem madde vücut hücrelerinin ve seks hormonlarının yapımında kullanılıyor. Sorun kolesterolün karaciğerde fazla üretildiği veya dışarıdan gerekenden çok alındığı durumda oluşuyor. Fazla kolesterol damarların duvarında birikiyor ve damar tıkayıcı plaklar oluşturuyor. Damar yaşlanması hızlanınca beyne, gözlere, böbreklere, cilde giden kan akışı azalıyor. Kolesterol tıkaçları cinsel bölgeyi de etkiliyor ve başta sertleşme sorunu olmak üzere bir dizi cinsel probleme yol açıyor. Fazla kolesterole bağlı damar plakları oluştuğu damara göre şikayet yaratıyor. Örneğin bacak damarlarını tutan bir tıkanma yürürken ağrıya, kalp damarlarında oluşan bir plak kalp krizine yol açabiliyor. Damar ne kadar geniş ise ciddi sağlık sorunu yaratacak derece tıkanıklık oluşması o kadar zaman alıyor. 1-2 mm civarında olan penis damarlarında ufak bir tıkanma bile oluşsa penise giden kan akışı azalıyor, sertleşmeyi elde ederken veya sürdürürken güçlük yaşanıyor. Bu durumda giderek sertleşme kalitesi düşüyor ve bazen hiç sertleşme oluşmuyor. Kolesterol yüksekliği yaşıyor ve cinsel sorunlarla boğuşuyorsanız penis damarlarınızı “penis doppler” gibi yöntemlerle inceletebilirsiniz. Kolesterol seviyelerinin kontrol altına alınması, özellikle de kötü kolesterol LDL’nin düşürülmesi sertleşme kalitesini yükseltiyor.
KOLESTEROL İLAÇLARI TESTOSTERONU DÜŞÜRÜYOR
Kolesterolü düşürmek için sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz gerekiyor. Bir grup hastada değişik tipte kolesterol ilaçları da kullanılıyor. Statin grubu ilaçlar aşırı yüksek kolesterolü kontrol altına alarak sertleşme işlevini koruyor. Ancak yüksek doz ve uzun süreli kullanımda kolesterol düşerken, kolesterolden üretilen testosteron da düşüyor. Bu hastalarda hem libido hem de sertleşme kaybı oluşuyor. Bu nedenle uzun süre kolesterol ilacı kullananların total-serbest testosteron tetkiklerini ihmal etmemeleri gerekiyor. Statin dışında fibrat grubu ilaç kullananların sertleşme sorunu riskinin de 3.6 kat arttığı belirtiliyor. Bu noktada iktidarsızlık korkusuyla ilaç alımının reddedilmemesi, ilacın dozu ve kullanım şeklinin değiştirilebileceğinin unutulmaması gerekiyor. Ayrıca cinsel şikayetin ilaçtan değil kolesterol plaklarından kaynaklanabileceğine de dikkat çekiliyor. Statin ilaçlarını kullanırken cinsel desteklerden yararlanmak ve yan etkileri azaltmak da mümkün görülüyor.
YÜKSEK TANSİYON İLAÇLARI CİNSEL PERFORMANSI ETKİLİYOR
Türkiye’de her 3 kişiden birinin yüksek tansiyon hastası olduğu tahmin ediliyor. Yüksek tansiyonu olan 10 kişiden 7’si ise tedavi görmüyor. Bunun en önemli nedeni yüksek tansiyonun hiçbir belirti vermeden, yıllar içinde gelişmesi. Hastalık bu özelliği nedeniyle tıp dünyasında „Sessiz katil“ olarak adlandırılıyor. Çoğu insanda, baş ağrıları, baş dönmesi ya da burun kanaması gibi şikayetler tansiyon hayatı tehdit edici bir noktaya yükselene kadar ortaya çıkmıyor. Yüksek tansiyonun en önemli yan etkilerinden biri ise cinsel yaşamda ortaya çıkıyor. Bir çalışmaya göre, 40 yaşın üzerinde yüksek tansiyonu olan erkeklerin yarısında sertleşme sorunu görülüyor. Hem yüksek tansiyon, hem de bu hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçlar performansı düşürebiliyor. Bu nedenle hastaların çoğu tansiyonlarının daha da yükselmesinden endişe ederek cinsellikten kaçınıyor. Yüksek tansiyona bağlı gelişen sağlık sorunları da cinsel gücü düşürebiliyor. Oysa alınacak önlemlerle hem yüksek tansiyonu kontrol altında almak hem de cinsel motivasyonu artırmak mümkün!
[ad_2]
Kaynak