fbpx
Magazin

İstanbul merakı

[ad_1]

MAD Men’de oynadıktan sonra dünya çapında oldukça popüler hale gelen Alison Brie, James Franco’nun kardeşi Dave Franco ile evlenince dönemin en gözde genç aktristlerinden biri oldu. Franco kardeşlerle birlikte oynadığı The Disaster Artist (Felaket Sanatçı), Oscar adayı olup aynı sene kendisi de Glow’daki rolüyle Altın Küre’ye aday gösterilince işin ucu koptu. Oscar adayı olan bir başka film The Post’ta hem Steven Spielberg ile çalışma hem de Meryl Streep ile karşılıklı oynama fırsatı ele geçirince ününe ün katan oyuncu ile Los Angeles’ta çekilen Glow’un dizi setinde buluştuk.

Glow’daki rolünüze nasıl hazırlandınız?

Bin kere sorulmuştur ama canınız fazla acıyacak kadar güreşiyor musunuz? Hayır, o kadar da değil. Ama küçük sıyrıklar, morarmalar oluşuyor tabii. Alıştım artık, bir nevi ağır sporcuyuz sonuçta. En başta filmlerin dövüş sahnelerini açıp konsantre olmaya çalışıyordum. Ama dizinin içine kanalize olmak bir enteresan oldu tabii. Düşünsene konu 80’lerde geçince sosyal medya yok, cep telefonu yok… İnternet bile yok! Öyle bir dünyada olmak zor. 

Sette 80’lere ışınlanmış gibiyim. Sizin sevdiğiniz bir dönem mi?

Glow, 80’lerde geçen ve hâlâ Las Vegas’ta canlı şovlar düzenleyen bir oluşumu anlatıyor. Güreş sevmeyenlerin bile hoşuna giden bir komedi dizisi ortaya çıktı. Olayın 80’lerde geçmesi işin güzel yanı bence. Biliyorsunuz moda konusunda güzel şeyler tekrarlanıyor. Geçen sene de 80’lere gelmişti sıra. Flashdance, Booggie Night ve Footloose akımının etkileri var dizide. Abartılı ve çok renkli 80’lerin bir kutlaması sanki bu dizi. 

Kostüm seçimlerine müdahaleniz oluyor mu? Mesela bugünkü saç modeliniz ile dolaşmak zor değil mi?

Hayır, tamamen ekibin işi. Kostümler konusunda fazla abartıya kaçmıyorlar ki doğallık bozulmasın. Ama saç konusu 80’lerin acımasız modasına uygun! Koca sezon boyunca çekimlerde sadece üç jean kullandım ve hatta jean’lerin üçü de ikinci el reyonundan alınma. 

Güreşmek için ne tür bir eğitim aldınız?

Bu rolü almadan önce kişisel antrenörüm ile 6 yıl kadar çalıştım. Fakat bu iş olunca benim için özel bir program yazıldı. Çünkü kalçalarımın incelmesi ve kaslanmam gerekiyordu. Kendi ellerimle ağırlık kaldırabildiğime inanmıyordum ilk zamanlar. Bir kadın için kolay değilmiş. Eskiden sadece sıska olmak için egzersiz yapıyordum herkes gibi. Fakat bu dizi tüm yapıyı değiştirdi. Ölmeden önce böyle bir vücudum olsun istiyordum, gerçekten de oldu! 

Gerçekten güreşiyor musunuz, tamamı koreografi mi?

Geçen sene öğrendik, bu sene gerçekten güreşiyoruz! Bu yüzden kendimi güreşirken hayal etmeyi bırakıp gerçekten güreşmeye odaklandım. Çık karşıma seni yeneyim! 

‘The Post’ filminde Steven Spielberg ile çalışmak nasıldı?

Onunla çalışacağınızı nasıl öğrendiniz? Böyle bir şeyin olabileceği ihtimaline bile hazırlıklı değildim. Olaya Spielberg ile tanışma fırsatı olarak baktım ve çok etkileyici buldum. Sonrasında ajansım arayıp The Post için seçildiğimi söyledi. 10 dakika sonra Spielberg beni aradı! Tebrik edip beni setinde görmek istediğini söyledi, hayatımın en inanılmaz yarım saatiydi diyebilirim.

„BÖYLE BİR VÜCUDUM OLSUN İSTİYORDUM“

Son yıllarda oynadığı dizi ve filmlerle yeni dünya starlarından biri haline gelen Alison Brie, ölmeden önce hayalindeki vücuda kavuştuğu için çok mutlu olduğunu söyledi. 

„DAVE İLE ÇOK MUTLUYUM“

En son Oscar adayı filmlerden biri The Disaster Movie’de eşiniz Dave Franco ile oynadınız. İnsanın eşi ile aynı sette olma duygusu nasılmış?

Aynı setteydik ama yine de az görüştük. Hayatının bir kısmını kutuya koyup ortadan kaldırmak güzel bir şey, bir yandan saçma ama gerçek. Sanki Dave’den öncem yok gibi. O adamla evli olmaktan çok mutluyum. Öbür yarınız ile işe gitmek gibi bir şey.

 

„İSTANBUL’U GÖRMEK İSTİYORUM“

Eşinizle birlikte Türkiye’de tatil yapmayı düşünür müsünüz?

Kimsenin ulaşamadığı harika koylarımız var. Dave ve benim tatil planı yapmamız o kadar zor ki. Okunmayı bekleyen senaryolardan kafamızı kaldıramıyoruz. Kendime vakit ayırabildiğim bir dönemde özellikle İstanbul’u görmeyi çok istiyorum.

MARC MARON: 14 KADINLA ÇALIŞMAK ZOR DEĞİL

Sizin için 14 kadınla birlikte çalışmak zor değil mi?

Onlar kendileriyle uğraşıyor, bana pek sorun kalmıyor. Şaka bir yana her gün ayılmak için kahvemi alıp sete gittiğimde karşımda 14 kadınla karşılaşıyorum. Bazen onları selamlıyorum bazen selamlayamıyorum. Kadınların tümüne ilgi göstermek bazen başka yerlere gidebilir, erkekler beni anlar. Bir kadın ordusuyla çalışmak bir erkeğin gizli duygularını ortaya çıkarabiliyor. Bu yüzden sette sessizce takılıyorum aslında. 

Güreş ve stand up komedinin ortak yönleri var mı?

Her ikisi de belirli bir senaryo dahilinde sizin için yazılıyor ve her iki durumda da iyi olmak zorundasınız. Birinde kelimeler diğerinde güçlü kollar ortaya dökülüyor. 

Bu sezon konusunda neler söylemek istersiniz?

Birinci sezonda çok alakasız pek çok şey ile uğraşıyorduk, biraz kafamız dağılmıştı. Fakat bu sene karakterlerin hayatlarındaki olumlu-olumsuz yönleri ortaya çıkarıp daha derine iniyoruz.

 


‚;

var elChild = document.createElement(„div“);
elChild.className = „item“;
elChild.innerHTML = itemTemplate;
el.appendChild(elChild);

index++;
}
}
});

});

[ad_2]

Devamini oku >>

Cok okunan

To Top