[ad_1]
Türkiye’nin üç tarafı denizlerle kaplı bir ülke olmasına rağmen balığın çok tercih edilmediğine dikkat çeken Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Ezgi Eylem Fadıloğlu, yıllık kişi başına düşen balık tüketiminin 7,6 kilogram olduğunu vurguladı. Sağlıklı bir yaşam isteyenlerin haftada en az iki kere balık tüketmesi gerektiğini ifade eden Dr. Ezgi Eylem Fadıloğlu şöyle dedi:
„Balık eti, yüzde 15-25 değerleri arasında protein içerir. Bu proteinler, vücuttaki dokuların korunması ve gelişmesi için gerekli olan bütün esansiyel aminoasitleri içerirler. Düşük yağ içeriği nedeniyle zayıflama diyetlerinin vazgeçilmezlerinden biridir ve kilonun sağlıklı düzeylerde tutulmasına yardımcı olur. Balık; fosfor, iyot, demir, kalsiyum gibi madensel tuzlar ve A, D, K, B grubu vitaminler bakımından da iyi bir kaynaktır. İyot, çocukların zeka gelişiminde önemli bir rol oynarken A vitamini bağışıklık sisteminin ve gözlerin görme özelliğinin güçlenmesine, hastalıklara karşı direncin artmasına, D vitamini kemiğin gelişmesine, içerdiği demir kan yapımına, fosfor dokuların iyileşmesine, cildin parlak, saçların canlı olmasına yardımcı olur.“
D vitamini ihtiyacını karşılıyor
Özellikle güneşten yararlanmanın az olduğu kış mevsiminde kemik ve diş sağlığında önemli yeri olan D vitamininin karşılanmasında balık tüketiminin önemine dikkat çeken Dr. Ezgi Eylem Fadıloğlu, „Sardalya, hamsi gibi küçük balıklar kılçıklarıyla birlikte yenildiğinde süt ürünleri gibi kalsiyum almanıza da yardımcı olur ve kemik gelişiminde fayda sağlar. Balıkta, diğer hayvansal kaynaklı besinlerin aksine doymuş yağ yerine, doymamış yağ asitleri mevcuttur. Omega-3 vücudun üretemediği ve en fazla balıkta bulunan son derece faydalı bir yağ asididir. Omega- 3 yağ asitleri kötü kolesterolü düşürürken iyi kolesterolü yükseltir. Kalbi koruyan omega-3 yağ asidi, kalp damar hastalıklarına karşı da koruma sağlar“ diye konuştu.
Izgara, buğulama ve haşlama öneriliyor
Balığın kızartılmasının kanserojen maddelerin oluşumuna ve besin değerinde azalmaya neden olduğunu ifade eden Dr. Ezgi Eylem Fadıloğlu, „Mümkün olduğunca ızgara, buğulama ve haşlama yöntemleri tercih edilmeli. Çiğ ya da az pişmiş deniz ürünleri mikrobiyal açıdan risk taşıdıklarından tercih edilmemeli. Hamilelik ve emzirme döneminde ise bebeğin normal gelişimi ve annenin sağlığı açısından haftada en az 3- 4 kez tüketilmesi gerekir“ dedi.
Taze balık nasıl anlaşılır?
Balık satın alma, saklama, hazırlama ve pişirme kurallarına dikkat edilmediğinde kolaylıkla bozularak sağlık açısından riskli sonuçlara neden olabileceğini hatırlatan Dr. Ezgi Eylem Fadıloğlu, „Mümkün olduğunca her balık bol bulunduğu mevsimde tüketilmeli. Taze balıklar oda ısısında fazla bekletilmemeli, pulları ve içi temizlendikten sonra buzdolabına konulmalı. Bu şekilde buzdolabında 1-2 gün bekletebilir. Dondurucuda ise 3-6 ay kadar saklanabilir. Taze balık kokusuzdur, bayatladıkça asidik koku yayılır. Balığın pullarına elinizi sürdüğünüzde kolayca elinize gelmemesi, dökülmemesi gerekir. Taze balığın gözleri parlak ve dışa bombeli olur. Tazeliğini yitirdikçe gözler buğulanmaya başlar ve içeri çöker. Solungaçları canlı kırmızıdır. Balığın derisi gergin olmalı, balığa parmakla dokununca meydana gelen çukurluk anında düzelmelidir. Bayat balıkta bu iz kalır“ diyerek uyarıda bulundu.
[ad_2]
Devamini oku >>