fbpx
Kültür

Engin Altan Düzyatan: Dizilerde Türk sanatçıların eserlerine yer verelim

[ad_1]

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Beşiktaş’taki Sanatta Etkileşim konulu söyleşiye katılan oyuncu Engin Altan Düzyatan, sanatla ilgilenenlerin bir derdi olduğunu söyleyerek, „Çünkü hayatta bir derdi olmayan, bir şeylerin daha iyi olmasını istemeyenler sanatla ilgilenmez. Çünkü sanatın aslında estetik bir altyapısı vardır ve bu altyapı, görgü ve kültürü gerektirir. Bu kültür ve görgüye sahip olabilmek için de bir derdinizin olması gerekir“ ifadelerini kullandı. 

„ŞİMDİ BİZ BREZİLYA’YA DİZİ SATIYORUZ“

Diriliş Ertuğrul’da canlandırdığı Ertuğrul Bey karakteriyle beğeni toplayan oyuncu Engin Altan Düzyatan, Türk sanatçıların dünyaya tanıtılmasının önemine işaret ederek, „Televizyon dediğimiz araç, Türkiye’de 300-350 milyon dolarlık bir ihracat oranına sahip bir kol ve çok ciddi bir eğlence sektörü. Son yıllarda MBC’nin yasaklamasıyla 150 milyon düştü sanırım. 200 milyon dolar gibi bir ihracat payına sahip şu anda Türk dizilerinin dünyaya satılmasının karşılığı. Bu çok ciddi bir rakam. ABD’den sonra, en fazla diziyi Türkiye pazarlıyor şu anda. Ben çocukken Brezilya dizileri seyredilirdi. Biz Brezilya’dan ithal ederdik. Şimdi biz Brezilya’ya dizi satıyoruz“ diye konuştu.

„ETKİLEŞİMİN SÜREKLİ VAR OLMASI GEREKİYOR“

Sanatın ilkel insandan beri var olduğuna işaret eden Düzyatan, şunları kaydetti:
„Bir şeylerin gelişebilmesi için, etkileşimin sürekli var olması gerekiyor. Etkileşim olmadan, sanatların kendi başına ilerlemelerini bireysel olarak ben pek mümkün görmüyorum. Sanat dalları her zaman birbirini etkilemiştir. Görsel sanatlar plastik sanatları, plastik sanatlar da görsel sanatları etkilemiştir. Mesela ‚Eriyen Çizgi‘ sfumatoyu Leonardo da Vinci’nin bulduğu söylenir Batı dünyasında. Aslında Doğu dünyasına bakarsanız, yaklaşık 1000-1500 yıllık Çin kültüründen geldiği ve Çin kültüründe uzun süre kullanıldığı, Leonardo’nun da bundan etkilenerek Batı kültürüne bunu taşıdığı görülmüştür. Batı kültürü, Doğudan etkilenip (kendisini) bir yere taşımıştır.“

„KENDİ KÖKENİMİZDEN UZAKLAŞIYORUZ“

Türk sanatında geçmişten bugüne yaşanan değişimleri ve etkileşimleri de değerlendiren oyuncu, belli bir noktadan sonra aşırı Batı etkisinin görüldüğünün altını çizerek, „Bu bir süreç. Burada kimseyi yargılamak ya da ‚Neden Batıya yöneldik?‘ demek çok da doğru değil ama kendi köklerimizden ve kendi kültürümüzden uzaklaşıyoruz açıkçası. Batı sanatına bakarsanız, ne olursa olsun ilk önce kendi kültüründen, sonra kendine en yakın kültürlerden ve sonra da diğer kültürlerden etkilenerek sanatlarını ileriye taşımışlar. Ancak ilk etkilendikleri kültür, kendi kültürleri. Bizdeyse, bir dönem kendi kültürümüzden etkilenme ve kendi kültürümüzün içindeki zenginliği fark etmeyip, Batının içindeki zenginliğe yönelme olunca, gelişim biraz sekteye uğramış. Fakat günümüzde böyle bir şeyden bahsetmemiz çok da söz konusu değil.“ değerlendirmesinde bulundu.

Engin Altan Düzyatan, dünyanın daha da küçüldüğünü ve küreselleştiğini dile getirerek, plastik sanatlarda ürün veren Türk sanatçılarının tanıtımı amacıyla dizilerde sanatçıların eserlerine yer verilmesi gerektiğini ifade etti.

„DİZİLERDE ULAŞMA ŞANSIMIZ VAR“

Dizilerde kullanılan objelerin 70 ülkedeki seyirciye ulaştığına dikkati çeken Düzyatan, „Çok değerli ressamlarımız ve heykeltıraşlarımız var. Onları nasıl daha fazla gösterebiliriz? Madem 70 ülkeye, televizyon dizisi pazarlıyorsunuz ve (dizide kullanılan) evin duvarlarına bir şeyler asıyorsunuz mutlaka. İKEA’dan alıp bir şeyler asmayalım. Sinemada belki bu kadar çok şansımız yok ama televizyon dizisi dediğimiz sektörde ulaştırma şansımız var. O zaman bu sektörü sadece eğlence sektörü olmaktan çıkarıp biraz daha ciddi bir sektör haline de getirebiliriz“ açıklamasını yaptı.

Usta oyuncu, günlük yaşamdaki etkileşime de değinerek, günümüzde kişilerin almak istediklerine kendisinin karar veremediği bir süreç yaşandığını aktardı.

YEMEK KÜLTÜRÜ BİLE ETKİLENMEMİZİN SONUCU

Kişilerin kullandığı çantaya, kıyafete ya da yemek yeme kültürüne başkalarının karar verdiğini kaydeden Düzyatan, „Yeme içme kültürümüz bile kişisel olarak birilerinden etkilenmemizin sonucu. Üzerimizde giydiğimiz kıyafetler de aslında birinden etkilendiğimiz için. Toplumun belli sınıfları var. Her toplum sınıfından birileri o toplumun neleri giymesi gerektiğine toplumu ikna edip, onları giydiriyor. Aslında hiçbirimiz kendi giymek istediğimiz bir şeyleri giymiyoruz. Birileri bize giymemiz gerekenleri söylüyor ve onları satın aldırıyor. İhtiyacımız var zannedip satın alıyoruz üstelik. Satın aldığımızda da mutlu oluyoruz.“ dedi.

[ad_2]

Devamini oku >>

Cok okunan

To Top