[ad_1]
Dr. Pınar Özdemir’in dünyada ve ülkemizde sosyal bir sorun olan enseste ışık tutarak bilimsel açıdan değerlendirmek amacıyla kaleme aldığı „Kimliği Kaybolanlar – Ensest“ adlı araştırma Adalet Yayınevi tarafından okurla buluşturuldu.
Dr. Özdemir’in ensest mağduru çocukların adli dosyalarını tarayarak elde ettiği verileri uygun bilimsel yöntemler kullanılarak derlediği kitap, anılması bile yürek yaralayan ensest sorununu, hassas ve titiz bir bakış açısıyla ele alıyor, çarpıcı verileri ortaya koyuyor. Kitap suskun kalmanın, görmezden gelmenin ortadan kaldırmadığı bu soruna dair müdahale önerilerinde bulunuyor.
Ensest mağduru çocukların adli dosyalarına ulaşan tek çalışma olan „Kimliği Kaybolanlar-Ensest“te, Ankara merkez adliyede bulunan 11 tane Ağır Ceza Mahkemesinde 2010- 2016 yılları arasında davası devam eden veya karara bağlanmış kız ve erkek çocuğu ensest mağdurların 117 adli dosyasının taranması sonucu elde edilen bulgular yer alıyor. Kitapta ensest mağduru çocuklar, anneleri, sanık, kanıt ve ceza durumuna ilişkin niceliksel veriler de okurla paylaşılıyor.
Dr. Özdemir’in araştırmasına göre Türkiye‚de en yaygın ensest türü, baba-kız arasında. Ve adliyeye yansıyan olarlara göre istismar faillerinde başı çeken baba ve ağabeyler. Kitaptaki verilere göre, istismar sanığı baba ve ağabeylerin çoğunda herhangi bir akıl hastalığına rastlanmamış ve çevrelerinde „normal“ bir aile babası profili çizdikleri belirlenmiş.
Kitapta yer alan çarpıcı verilerden biri ise, Ankara Adliyesi Savcılık Aile İçi Şiddet Bürosuna ensest mağduru çocuklarla ilgili haftalık 10-15 dosya geldiği. Yaklaşık 5’te biri hakkında takipsizlik kararı verilen bu başvurulardan her ay 32-48 arasında dava açıldığı kitapta yer alıyor. Yani her yıl ensest ve istismarla ilgili Ankara Adliyesinde açılan dava sayısı 384 ila 576 arasında.
Kitapta yer alan önemli bir veri de ensestin her sosyo-ekonomik düzeyden ailede yaşanabildiği, eğitim seviyesinin ve ekonomik durumun ensestte belirleyici bir etmen olmayışı. Araştırma verilerine göre sanıklar, genellikle 36-45 yaş arasında, orta yaş grubunda yer alıyor. Araştırma ensest sanıklarının her meslek grubundan olabildiğini ortaya çıkarıyor.
Kitaptaki verilere göre, anneler yaşanan ensesti bilmesine rağmen susuyor ve suçu bildirmiyor. Ensesti ortaya çıkaran ise özellikle okul, doktor ve başkalarının şikayeti. Annenin daha sonra sürece dahil olduğunu gösteren araştırma, annelerin resmi olarak şikayetçi görünmesine rağmen çocuklarına inanmadığını belirliyor.
Daha pek çok sarsıcı verinin yer aldığı kitap, ensestin daha çok ailedeki kök ilişki örüntüleriyle ilgili olduğunu, ailede rollerin örtüşmemesi ve aile yapısının bozukluğu akabinde ortaya çıktığını gösteriyor.
Kitapta yer alan verilere göre ensest mağdurları çoğunlukla kız çocukları, en küçük mağdur ise 2,5 yaşında. Bu da çok küçük yaştaki çocukların bile istismara maruz kaldığını bir kez daha gösteriyor.
Çalışması boyunca kendine, „Çocuk yüreklerde kaybedilen güveni, inancı yeniden inşaa etmek mümkün müdür?“ sorusunu yönelttiğini ifade eden kitabın yazarı Dr. Pınar Özdemir, „Adli alanda uzun zaman ensest mağduru çocuklarla çalışan bir sosyal hizmet uzmanı olarak bu sorunları yaşayan çocukların acılarına yakınen tanık oldum. Söylenecek çok şey var ama bir o kadar da yok… Ensest maalesef ki zarar yabancıdan gelir ezberini bozan ve zihinleri zorlayan müdahale edilmesi gereken bir sorundur“ diyor.
Kitapta ensest mağduru çocukların, sanıkların ve annelerin konuşmalarından da kesitler bulunuyor. Ayrıca adli alanda çalışanlara, öğrencilere, akademisyenlere ve meslek gruplarının yanı sıra, genel okura da ensestle mücadelede farkındalık kazandıracak bilgileri içeren kitap, ensest mağduru çocuklara müdahalede model önerisi ve öneriler sunuyor.
[ad_2]
Devamini oku >>