[ad_1]
Hüsn-ü hat sanatını usta-çırak ilişkisi üzerinden anlatan Dilsiz filmi, yolları kesişen usta bir hattat ile genç bir ressamın hikayesine odaklanıyor. Yapımını Rasathane Film’in üstlendiği, başrollerinde Ozan Çelik, Mim Kemal Öke, Vildan Atasever ve Emin Gürsoy’un yer aldığı filmin çekimleri tamamlandı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı desteği ve TRT ortak yapım ödülü de alan filmin, 18 Haziran’da başlayan çekimleri İstanbul ve Safranbolu’da gerçekleştirildi. Filmin görüntü yönetmenliğini çok sayıda kült filmde imzası bulunan ve ismini daha çok Theo Angelopoulos’un filmleriyle duyuran Andreas Sinanos üstlendi.
KEHDİM DE HAT MEŞKİNE BAŞLADIM
Yönetmen Murat Pay, çekimlerde 40’dan fazla kişiden oluşan bir ekiple çalıştıklarını kaydetti. Çeşitli belgesel ve kısa filmlerde yönetmenlik yapan ve geleneksel sanatlara dair yapımlarıyla tanınan Pay, „Dilsiz“ filminde inzivaya çekilmiş usta bir hattat ve geçmişiyle kurduğu bağdan uzaklaşmış bir gencin yüzleşmesini anlattıklarını söyledi.
Film senaryosunun yazımının yaklaşık 3 yıl sürdüğünü anlatan Pay, „İlk başta hatla ilgili bir belgesel yapmak üzere yola çıktık. Daha sonra senaryo ilerlemeyince ‚demek ki bazı şeylere nüfuz edemedik‘ diye hissettim ve kendim de hat meşkine başlamak durumunda kaldım. Yani sorun nerede diye düşünürken, belki de meselenin içine girmek senaryo yazımını kolaylaştırır diye düşündüm. Böylece başladığım hat meşkine hala devam ediyorum“ diye konuştu.
„Maşuk’un Nefesi“ ve „Miraciyye“ filmlerinde de geleneksel sanatlarla ilgili konuları işlediğini hatırlatan Pay, şöyle devam etti: „Biri Mevlid-i Şerif, diğeri Türk müziğinin en büyük eserlerinden Miraciyye üzerineydi. İkisinde de hem şiir hem musiki ağırlıktaydı. Aslında geleneksel sanatların hepsi birbiriyle iç içe, birbirinden bağımsız değil. Dolayısıyla müzikle ilgilenirken hat sanatına da değiyorsunuz, hatla ilgilenirken tasvir sanatlarına da değiyorsunuz. Burada da hat sanatı, bir durak olarak karşımıza çıktı.“
Murat Pay, geleneksel sanatlarla ilgili filmlere devam edip etmeyeceğine ilişkin, „Hafızamızla alakalı meselelerle uğraşmaya devam ederiz diye düşünüyorum. Sonuçta bunlar bizim sorularımız. Bu sorularla muhatabız. Devam edip etmeyeceğimiz biraz imkanlarla da alakalı. Şu an önümüzdeki süreç ne gösterir tam bilmiyorum ama bu sorular devam ettiği müddetçe zihnimde bunlar olacaktır diye tahmin ediyorum.“ değerlendirmesinde bulundu.
Geleneksel sanatların sinemaya nasıl katkı sağlayacağına ilişkin soruya cevap vermenin zor olduğunu fakat „Dilsiz“ filminde bunun pratiğine dair bir şeyler yapmış olacaklarını belirten Pay, „Taklit önemli ama içine nüfuz etmeden sadece taklit şeklinde bir yaklaşımı doğru bulmadım. Yani öyle gidemediğimi farkettim. ‚Çok büyük sanatımız var‘ gibi romantik bir bakış içinde de olmak istemedik. Ne kadar anlıyorsak o kadar oluyor aslında.“ yorumunu yaptı.
Pay, „Dilsiz“ filminde gelenekteki meseleler ve sanatlarla karşılaşan bugünün insanının, bunlara nasıl tesir edeceği veya bunların onda hangi soruları ortaya çıkaracağıyla ilgili düşünmeye çalıştıklarını dile getirdi.
„GÜZEL YAZIDAN İBARET GÖRMEK YANLIŞ“
Filmin senaristi Selman Kılıçaslan ise „Dilsiz“in hikayesinin temel olarak bir usta-çırak ilişkisini konu aldığını belirterek, „Tecrübeli bir hattat ile hattat olmak isteyen genç bir ressamın yollarının kesişmesi üzerinden, yan karakterlerle beraber ayrıntılandırılan bir hikaye“ dedi.
Yönetmenliğini yaptığı „Bütün Saadetler Mümkündür“ filmini çekmek için çaba sarf ettiği süreçte yolunun Semih Kaplanoğlu ile kesiştiğini anlatan Kılıçaslan, „Semih Hoca manevi olarak film çekim sürecinde çok destek oldu. O süreçte Dilsiz’in yönetmeni ve senaristi Murat Pay da Semih Kaplanoğlu ile beraber çalışıyordu ve daha önce mevlid geleneği ile ilgili beraber yaptıkları bir belgesel vardı. Bunun ikinci ayağı olarak geleneksel sanatlardan hatla ilgili bir film yapmak niyeti vardı Murat Pay’ın. Bu süreçte tanıştık, yakınlaştık ve o Dilsiz’i beraber yazmayı teklif etti. Sonrasında beraber yazmaya başladık“ diye konuştu.
„Dilsiz“i tamamen kurmaca bir yapı üzerine inşa ettiklerini aktaran Kılıçaslan, geleneksel sanatları sinemayla buluşturma fikrinin Murat Pay’ın gönlüne düşmüş bir arzu olduğunu, kendisinin de bu heyecana dahil olduğunu ifade etti.
„AŞK OLMADAN HAT MEŞKİ OLMAZ“
Hat sanatını sadece bir güzel yazıdan ibaret görmenin yanlış bir tarafı olduğunu belirten Kılıçaslan, şunları kaydetti:
„Hat sanatı aslında güzel yazı ile beraber usta-çırak ilişkisi içinde bir olgunlaşma süreci demek. Ben de bunu senaryo yazma sürecinin içine girdikten sonra idrak ettim. Bu, geleneğin bir adam oldurma biçimi, yöntemi. Usta-çırak ilişkisi içinde yürüdüğü için kişinin kendi halinden bağımsız bir süreç değil bu olgunlaşma süreci. Yani tamamen bir el mahareti ve yeteneğinden ibaret değil. Bu işin bir kalp ve gönül tarafı var. Bu bakımdan aşk olmadan hat meşki olmaz. Bu bir gönül işi. Onun için aşkla da çok sıkı bir ilişkisi var.“
Selman Kılıçaslan, „Hattı bizim neslimize anlatabilmek için sade bir yapı kurmaya gayret ettik. Genelin aşina olmadığı ancak işin içindekilerin bilebileceği yoğun kavramlarla filmi daha anlaşılmaz kılmadık. Tabi ki bu bir hafiflik değil. Çok daha sade bir anlatımla bunu öğrenmek ve dinlemek isteyenlere sade bir şekilde sunmak istedik.“ dedi. „Dilsiz“ filmi için, çekim sonrası post-prodüksiyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından festival ve vizyon sürecinin başlaması planlanıyor.
[ad_2]
Devamini oku >>