fbpx
Kültür

Bambaşka bir Marx portresi: 'Marx Sınırlarda'

[ad_1]

Yordam Kitap ve Yordam Edebiyat’ın Temmuz ayı kitapları çıktı… Kevin B. Anderson imzalı „Marx Sınırlarda“ ulus sorunu, etnisite ve Batı dışı toplumlar ekseninde bambaşka bir Marx portresi ortaya koyarken, Karl Marx’ın geri planda kalmış metinlerini derinlemesine analiz ediyor. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin hocalarından Onur Karahanoğulları’nın kaleme aldığı „Marksizm ve Hukuk“ ise „Marksist hukuk teorisi var mıdır ya da Marksizmin hukuka bakışı nasıldır?“ sorularının yanıtını arıyor.

Gerçekçi edebiyatın ve mücadele romanlarının önemli örneklerini yayımlayan Yordam Edebiyat ise bir yandan da dünya ve Rus edebiyatının klasiklerini en özenli çevirileriyle okurlara sunmaya devam ediyor. Yordam Edebiyat’ın Temmuz ayında yayımladığı iki kitap da Rus klasiklerinden: Anton Çehov’un „Seçme Oyunlar“ı ile Nikolay Gogol’dan „Mayıs Gecesi/Portre“

Yordam Kitap’ın yenileri

Marx Sınırlarda – Etnisite, Ulus, Ulusçuluk ve Batı Dışı Toplumlar

Kevin Anderson, Marx Sınırlarda kitabında Marx’ın titizlikle kaleme almış olduğu, kapsamlı, ancak yıllar içerisinde ihmal edilmiş metinlerini farklı bir gözle ve ayrıntılı bir biçimde ele alarak, onun tüm eserleri hakkında gerçekte ne bildiğimiz sorusuna sarsıcı yeni bir ışık tutuyor.

Marx’ın Kapital’in Fransızca basımı için yaptığı değişiklikler, New York Tribune için yaptığı gazetecilik çalışmaları, diğer gazete yazıları ve tuttuğu kitap notları ile yorumları da dahil olmak üzere bütün metinlerini titizlikle inceleyen Anderson, alışageldiğimiz yorumlarla pek örtüşmeyen bir Marx portresiyle çıkıyor karşımıza.

Marx’ın Hindistan’dan Çin’e, Rusya‚dan Polonya’ya, Amerika Birleşik Devletleri’nden İrlanda ve Cezayir’e, o dönem kapitalizmin çeperinde kalan ülke ve toplumlar hakkında kaleme aldığı binlerce sayfalık yazıyı didik didik ederek, „kapitalizmin farklı coğrafyalarda nasıl bir gelişim seyri izleyebileceği“, „ilkel ortaklaşmacı biçimlerin yeni olanaklar yaratıp yaratamayacağı“ gibi konularda 1848’den 1883’e değişen görüşlerini de özetliyor.

Anderson’un bize sunduğu Marx, fikirlerini salt sınıfa dayandıran bir düşünür değil, tam bir 21. yüzyıl aydını olarak beliriyor: Toplum eleştirisi insanın sosyal ve tarihsel gelişimindeki çeşitliliklere duyarlı, sınıfın yanında ulus, ırk ve etnisiteyi de değerlendiren bir teorisyen.

Marx’ın farklı çalışmalarının derinlikli bir okumasını sunan kitap, Marx çalışmalarını da aşan hararetli yeni tartışmaları ateşleyeceği muhakkak, çığır açıcı ve kabullerimizi değiştirecek yeni bir Karl Marx portresi ortaya koyuyor…

Marksizm ve Hukuk – Diyalektik Hukuk Bilimi

Marksist hukuk teorisi var mıdır ya da Marksizmin hukuka bakışı nasıldır? Onur Karahanoğulları, Marksizm ve Hukuk kitabında bu temel soruyu tartışıyor. Bir yandan, Marksizmin hukuka bakışını en genel ve temel önermeleriyle aktarıp bu alandaki farklı yaklaşım ve tezleri özetlerken; bir yandan da genç hukukçuları hukuk çalışmaya, hukuk teorileri geliştirmeye çağırıyor.

Marx, kendisi de hukukçu olmasına rağmen hukuku bir toplumsal ilişki biçimi olarak bütünsel bir çalışmanın konusu yapmamış, hukuku bir bilinç biçimi olarak, aşılması gereken bir yabancılaşma alanı olarak değerlendirmişti. Karahanoğulları, Marksizmin hukukla temel „derdi“nin hukuksal bakışın yanlışlığını göstermek, eleştirmek olduğunun altını çiziyor.

Öte yandan, hukuk kuralı, hukuksal biçim, hukuksal ilişki, hukuk öznesi, hak, hukuksal işlem vb. gibi hukukun temel kavramlarını Marksist yöntemle inceleyen Karahanoğulları, konuyla ilgili yeterli sayıda çalışma bulunmadığı saptamasından yola çıkarak, Marksist hukuk yaklaşımının oluşturulmasının günümüzde gerçek bir ihtiyaç hâline geldiğini belirtiyor.

Kitap, Marksizm ve hukuk konusuyla ilgili olarak bugüne dek yazılmış en önemli çalışmaları tanıtıp farklı görüşleri aktararak, aynı zamanda eleştiri ve öneriler de geliştirerek bu alandaki bir boşluğu dolduruyor.

Yordam Edebiyat’ın yenileri

Seçme Oyunlar – Üç Kızkardeş, Vişne Bahçesi

Kendisinden önceki tiyatro anlayışını temelden değiştiren, artık adıyla anılacak yepyeni anlatım özellikleri geliştiren Çehov, tiyatro ile ilgilenen herkesin, ilgisi hangi boyutta olursa olsun, okuması gereken yazarların başında gelir.

Çocukken sınıfında, lisede okul temsillerinde sergilenmek üzere skeç ve piyesler yazan Çehov’un oyun yazarlığı, öykücülüğünden önce gelişmiş ve yıllar sonra „yapmacıklı, şamatacı, küstah ve yıpratıcı bir sevgili“ye benzeteceği tiyatroya duyduğu aşk, hiç bitmemiştir. Bırakacağına defalarca ant içtiği oyun yazarlığı, nihayetinde Çehov’un en büyük başarılarından biri olmuştur.

İlk kez Moskova Sanat Tiyatrosu tarafından sahneye koyulan ve büyük başarı elde eden iki oyunu, Üç Kızkardeş ve Vişne Bahçesi, on yıllardır dünyanın çeşitli tiyatrolarında en çok sahnelenen oyunlardan oldular.

Bu güzel oyunları hayal gücünün dekoru, kostümü ve ışığıyla okumak, Çehov’un kelimelerini Hasan Âli Ediz ve Mete Ergin’in Türkçesiyle duymak, sanıyoruz ki başka türlü bir tiyatro deneyimi yaşatacak…

Mayıs Gecesi – Portre

Bir derebeyi çocuğu olarak Dikanka dolaylarındaki bir çiftlikte geçirdiği çocukluk yılları boyunca kulağına çalınan halk şiiri ve türküleriyle, masal, söylence ve öyküleriyle beslenen Gogol, Kazak atalarının aşkları ve efsanelerini dinleyerek büyüdü.

Rus gerçekçiliğinin kurucularından olan Gogol’e saygınlık kazandıran ilk eserleri Ukrayna‚daki bu çiftlik yaşantısına dair anlatılardır. Bunların en ünlülerinden ikisi, Mayıs Gecesi ve Portre’dir.

Mayıs Gecesi’nde Levko ve Galya’nın aşkını köy yaşantısının içinde, usta işi doğa tasvirleriyle anlatan Gogol, Portre adlı öyküsünde, gizemli bir portrenin, insanların hırslarını birer enstrüman gibi kullanarak yaşantılarını nasıl cehenneme çevirdiğini anlatıyor.

Portre, Gary Shteyngart’ın Shylock on the Neva öyküsüne, Mayıs Gecesi de Nikolay Rimski-Korsakov’un aynı adlı operasına esin kaynağı olmuştur.
Edebiyatseverler için, Hasan Âli Ediz’in güzel Türkçesiyle…

Kiraz ve salkım ağaçlarından meydana gelen sık ve el değmemiş orman, köklerini suyun soğuk derinliklerine uzatmıştı… Doğanın en güzel yelpazesi gece rüzgârı, gizlice ağaçların yanına sokularak onları öptüğü zaman, yapraklar sanki darılıyormuş gibi, zaman zaman başlarını hoşnutsuzlukla sallıyordu. Bütün doğa uykuda idi… Mayıs Gecesi’nden

Ün, onu hak etmeyip de çalana zevk veremez; o ancak onu hak edende sürekli bir etki uyandırır… Çartkov’un bütün duygu ve isteklerinin paraya yönelişi bundan ötürüdür. Altın onun tutkusu, ideali, korkusu, zevki, amacı olmuştu… Sandıklarda banknot desteleri büyüyor, kaderine böyle korkunç bir ödül düşen her insan gibi o da altından başka her şeye ilgisiz, sıkıcı ve gizemli bir insan halini alıyordu. Portre’den

[ad_2]

Devamini oku >>

Cok okunan

To Top