[ad_1]
Candan Badem’in „Çarlık Yönetiminde Kars, Ardahan, Artvin 1878-1918“ adlı kitabı Aras Yayıncılık’tan çıktı. Halk arasında 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Çarlık Rusyası, bugünkü Kars, Ardahan ve Artvin illeri ile Erzurum’un bir kısmını topraklarına katmış, bu bölgeleri Kars ve Batum oblastları olarak yönetmeye başlamıştı. İki imparatorluğun sınırında süren savaşlar, nüfus hareketleri, göçler ve devrimlerle çizilen bölgenin tarihinde Rus yönetiminin hüküm sürdüğü 1878-1918 arasındaki bu kırk yıl, Türkçe kaynaklarda yeterince incelenmiş değil, yapılan çalışmalar ise bilimsel tarafsızlıktan hayli uzak.
Candan Badem’in Rusya, Gürcistan ve Ermenistan’daki arşivler ile Osmanlı arşivlerine dayanan bu çalışması, bölgede yaşanan ekonomik, idari, siyasal ve kültürel değişimleri ilk kez bu kadar derinlemesine ele alıyor.
Badem, bölge tarihiyle ilgili olarak bugüne kadar milliyetçi tarihyazımları tarafından üretilen bilgileri tersyüz ederken, yörenin iç dinamiklerini, Çarlık Rusya’nın genel politikalarını ve buna dair tepkileri, etnik, dinsel ve sınıfsal ilişki ve çatışmaları tüm canlılığıyla betimlerken ortaya heyecanla okunan bir tarih metni çıkarıyor.
Kitaptan:
Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı devletinin Tiflis, Batum ve Kars’taki konsoloslukları ve İttihatçıların tüccar kılığında gönderdiği subay-ajanları yerel Müslüman halkı örgütlemek ve istihbarat toplamak için çaba sarf ediyorlardı. Aynı şekilde Rus Kafkas ordusu kurmay başkanlığı da Osmanlı topraklarında istihbarat çalışmaları için ciddi bir bütçeye sahipti. Örneğin, 1904-1905 yıllarında Kafkas askeri dairesi bu çalışmalar için yıllık 56.890 ruble harcıyordu ki, bu miktar Rusya’nın bütün öteki sınır boyu askeri dairelerinin toplam istihbarat bütçesinden daha fazlaydı.
İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin (İTC) 1906’dan beri Kafkas Müslümanlarıyla ilişkisi olduğu biliniyor. 1905 Devrimi sonucunda Rusya’da sansür zayıfladığı için Rusya Müslümanlarıyla yazışmak da kolaylaşmıştı. 1905 yılındaki Azeri-Ermeni çatışmaları sırasında bazı Kafkas Müslümanları İTC’nin Paris’teki lideri Ahmed Rıza Bey’e bir mektup göndermişler ve bu çatışmalarda öksüz ve dul kalanlara yardım istemişlerdi. Doktor Bahattin Şakir onlara mektubunda başka şeylerle birlikte Kafkas Müslümanlarından çocuklarını eğitmelerini ve ortak amaç için bir araya gelmelerini istemişti. Paris’teki cemiyet merkezinden yine Baha Şakir imzasıyla 23 Kasım 1906 tarihinde gönderilmiş “Kafkasya’daki Müslüman Kardeşlerimize” başlıklı bir başka mektupta daha somut bir eylem planı vardı: Bahattin Şakir onları her şehirde İTC benzeri komiteler kurmaya, Lehler ve Yahudilerle ilişki kurup onlardan yararlanmaya, para toplamaya, Ruslardan kurtuluşlarının başlıca engellerinden biri olan Ermenilerin servetine saldırmaya çağırırken Türkiye’yle birleşme fikrini yüreklerinde saklayıp Rusya ile açıktan çatışmaya girmemeyi tembih ediyordu. Ancak yine Paris’teki İTC merkezinden gönderilmiş başka bir mektupta ise Müslümanlar daha güçlü olan Rus düşmana karşı daha zayıf olan Ermenilerle ittifak yapmaları isteniyordu. Rusya’dan kurtulduktan sonra Ermenileri kontrol etmek kolaydı, çünkü Müslümanlar çoğunluktaydı.
Batum’daki Rus makamları daha Şubat 1912’de İTC ajanlarının faaliyetlerinden haberdardı. Bu ajanlar ve casuslar, Mart 1914’te Batum’da ve Kars’ta Osmanlı donanması için bağış topluyorlardı. 1912-1913 yıllarında Osmanlı istihbaratı ile Rus istihbaratı arasındaki mücadele özellikle Tiflis, Batum ve Kars çevresinde yoğunlaşmıştı. Buralardaki Osmanlı konsoloslukları bu mücadelenin merkezi olmuştu. Erzurum’daki Rus konsolosu Adamov’un Erzurum İTC’nin Kafkasya’ya gönderdiği ajanlar hakkında çeşitli raporları mevcuttur. Bu ajanlar arasında Selim Polat, Tahir Bey, Abdürrahim Efendi, İbrahim Efendi, Yüzbaşı İsmail Celal Bey, Mülazım İbrahim Ethem Efendi sayılabilir. 1914 yazında Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasının ardından çeşitli ittifak arayışlarına giren İTC yönetimi en sonunda Almanya ile Ağustos ayı başında gizli bir ittifak antlaşması imzaladı.
Kafkas cephesinde çete savaşı yürütme görevi verilmiş olan TM yöneticisi Süleyman Askeri Bey, Erzurum’da bulunan Doktor Bahattin Şakir’e Ağustos 1914 tarihli mektubunda şöyle diyordu: “Avusturya ve Almanya’ya biz bizzat harp ilan edinceye kadar özel vasıtalar ile yardım mecburiyetindeyiz. İlk temin edebileceğimiz fayda Kafkasya’daki Rus askeri kuvvetlerinin batı tarafına naklini menetmek ve bu suretle mühim bir askeri kuvveti tahkim etmesidir… En büyük rol Gürcistan’da oynanabilir.” Buna göre TM çeteleri cephe gerisinde istihbarat toplayacak ve demiryollarını, köprüleri, telgraf hatlarını tahrip edecekti.
Candan Badem
Kars, Ardahan, Hanak, Vardosan köyü 1970 yılı doğumlu, Börk köyü nüfusuna kayıtlı. Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu (1992). 1995-2000 yılları arasında Kazakistan’da çeşitli şirketlerde çalıştı. Birmingham Üniversitesi Rusya ve Doğu Avrupa Çalışmaları Merkezi’nde yüksek lisans yaptı (2001). Doktorasını Sabancı Üniversitesi tarih doktora programında tamamladı (2007). Türk-Ermeni Sorunu Bibliyografyası kitabı Aras Yayıncılık tarafından yayımlandı (2007). Ermenistan Ulusal Arşivi’ne Türkiye’den gidip araştırma yapan ilk Türk akademik tarihçi oldu (2009). Doktora tezi İngilizce (The Ottoman Crimean War (1853-1856), Brill, 2010) ve Türkçe yayımlandı (Kırım Savaşı ve Osmanlılar, Türkiye İş Bankası Yayınları, 2017). Eylül 2014’te doçent unvanını kazandı. SSCB tarihi ve Rusya üzerine çeşitli yazıları yayımlandı. Munzur Üniversitesi Tarih Bölümü’nde öğretim üyesiyken, 1 Eylül 2016 tarih ve 672 sayılı KHK ile kamu görevinden ihraç edildi. Çok iyi düzeyde Osmanlıca, Rusça ve İngilizce, orta düzeyde Ermenice, Almanca, Zazaca ve Kurmanci biliyor. Evli ve bir çocuk babası.
[ad_2]
Devamini oku >>