[ad_1]
Crane, Anadolu Ajansı’nın Global İletişim Ortağı olduğu, „Parçalanmış Bir Dünyada Barış ve Güvenliği Yeniden Düşünmek“ temasıyla Swiss Hotel The Bosphorus’ta düzenlenen TRT World Forum’un „Düzen ve Kaos Arasında Bir Dünya: Birinci Cihan Harbi’nden 100 Yıl Sonra“ başlıklı oturumunda konuştu.
BMM Başkanı Binali Yıldırım‚ın konuşmasından son derece etkilendiğini dile getiren Crane, „Adaletten bahsetmek istiyorum. Barış, refah ve özgürlük hepsi adaletin ürünüdür. Aynı şekilde adalet de bunların ürünüdür. Bir uyum ve etkileşim var aralarında. Dünyadaki problemlerden birisi uyumsuzluk. Adalet konusu çok önemli. Benim mesleğim özellikle yargı ve devlet yapılarının ötesinde bütün medeniyetleri incelemişliğim var.“ diye konuştu.
Crane, konuşmasında İslam’daki adalet vurgusuna dikkati çekerek, bunun dünyanın geleceğinin özünü oluşturduğunu kaydetti.
İnsanların bugün ne yapacaklarına odakladıklarını aktaran Crane, bu nedenle gelecek için yeterli bir vizyona sahip olmadıklarını söyledi.
Crane, liderliğin önemine dikkati çekerek, „Medeniyetlerin geçmişine bakılırsa bunu görürsünüz. Medeniyetler, insanlar zorluklarla başa çıktıklarında yükselir. Artık bu mücadeleyi bıraktıklarında da medeniyetler çöker. Bu sebepten ötürü terörizm yaşanıyor. Çözülmeye sahip oluyor ve insanlar umutsuz hale geliyor. Bu dünyayı bir araya getiremiyorsak o zaman yok ederiz. Bu sebeple dünyada bazı ülkeler bunu uyguluyor. Türkiye’nin burada çok önemli bir sorumluluğu var. Uzun vadeli geleceğe bakacak olursak nasıl bir liderliği ortaya çıkarabileceğimizi düşünmeliyiz. ABD öncülük etmeye çalışıyor ama bir yandan da öncülük edemiyor.“ değerlendirmelerinde bulundu.
Osmanlı’nın bir çok sebepten ötürü dünya için bir model olduğunu aktaran Crane, „1648’den beri uluslararası kanunda halkların mevcudiyeti yok. Ama Osmanlı’da vardı. İnsanlar temelde özerktiler. Kimliklerini tehdit altında hissetmezlerdi. ABD tüm dünyadaki insanların kimliğini tehdit ediyor. Biz Avrupalılar yapay devletleri oluşturduk. Millet oluşturmaya çalıştık. Mevcut milletleri yok etmektir bu. Osmanlı İmparatorluğu’nun bilgeliğine geri dönmemiz lazım. Ancak bu şekilde liderlik edilebilir. Bir Türk modeli geliştirerek Atlantik’ten Çin’e kadar bu şekilde olabilir.“ dedi.
Crane, Türkiye’nin yüzlerce yıldır Avrupa’da önde gelen güçlerden biri olduğunu söyledi.
Türklerin asırlarca model olduğuna vurgu yapan Crane, „Türkiye yeniden model olabilir. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 10 gün önce BM Genel Kurulunda konuştu. Servet uçurumuna dikkati çekti. Bu bütün terörizm açısından sebeplerin en büyüğü. Tamamen yeni bir sistem lazım. Para ve bankacılık konusunda. İslami bankacılık da bunun parçası olmalı. Eğer Türkiye burada bir lider olabilirse o zaman bir modelimiz olur. Bütün dünya için model olabilir.“ ifadelerini kullandı.
„Osmanlı sömürgeci gibi yönetmedi“
TRT World Sunucusu Ghida Fakhry’nin moderatörlüğünü yaptığı oturumda Princeton Üniversitesi Tarih Profesörü Şükrü Hanioğlu ise Osmanlı’nın son dönemlerine ilişkin tespitler yaptığı konuşmasında, şunları kaydetti:
„Osmanlı sömürgeciliğinden bahsedemeyiz. Kolonyal bir imparatorluk değildi. Avrupa’dakiler gibi değildi. Aslında çok dilli ve çok etnik kökeni olan imparatorluktu. Yönetirken sömürgeci bir imparatorluk gibi yönetmedi. Bunu netliğe kavuşturmamız lazım. Osmanlı’nın Ortadoğusuna bakmak gerekir. 1914’te burada tek bir yönetim tarzından bahsedemeyiz. Osmanlı Ortadoğusunda insanlık tarihinin en büyük çatışması 1. Dünya Savaşı başlamadan önce 4 farklı siyasi düzenleme yapılmıştı. Eyaletler doğrudan İstanbul tarafından yönetiliyordu. Hukuki olarak özerk bazı bölgeler vardı. Nominal Osmanlı kanunları uygulanıyordu.“
Osmanlı Ortadoğusunun altın çağ olarak nitelendirilemeyeceğini belirten Hanioğlu, buna rağmen 1914 sonrasına göre çok daha iyi bir dönem olduğunu kaydetti.
Hanioğlu, 1914 de dahil olmak üzere Ortadoğu’da bir statükodan bahsetmenin mümkün olduğunu vurgulayarak, günümüzde Ortadoğunun giderek Balkanlaştığını söyledi.
Türkiye’nin Osmanlı gibi bir modele öncülük etmesi konusunda da değerlendirmelerde bulunan Hanioğlu, şunları aktardı:
„Yeni bir Osmanlı konusuna katılmıyorum. Çünkü Osmanlı bugün yok. Türkiye bir ulus devlet. O boşluğu dolduramaz. İstanbul çok uluslu bir imparatorluğun başkentiydi. Türkiye ve Osmanlı arasında kıyaslamak yapmak o kadar kolay ki. Türkiye Osmanlı’dan sonra ortaya çıkan bir devlet. Tek devlet değil, Osmanlı’dan sonra 27 devlet çıktı Osmanlı coğrafyasında. Türkiye’yi Osmanlı ile kıyasladığımızda elmalarla portakalları kıyaslıyor oluruz. Osmanlı sultanı halifeydi aynı zamanda. Türkiye’nin o tarz bir rol oynamasını beklemek pek adil değil. O nedenle bu Neo Osmanlı söylemini çok ciddiye almıyorum.“
Hanioğlu, ana meselenin Ortadoğuda nasıl bir statükonun gerçekleşeceği meselesi olduğunu belirterek, bugün söz konusu coğrafyada 100 yıl öncesine göre birçok oyuncunun olduğunu hatırlattı.
Savaştan önceki durumun tersine Ortadoğu’nun çok önemli bir bölge haline geldiğini ifade eden Hanioğlu, bölgenin dünya politikasını derinden etkilediğini anlattı.
Hanioğlu, yerel oyuncuların bugün daha etkili olduğunu belirterek, Türkiye, İran ve Suudi Arabistan’ın bölgenin şekillenmesinde önemli roller oynadığını dile getirdi.
[ad_2]
Devamini oku >>