[ad_1]
Ağbal, Ankara’da OSTİM Organize Sanayi Bölge (OSB) Müdürlüğünde düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, adeta bir KOBİ kenti haline gelen OSTİM’in Ankara ve Türkiye sanayisine ciddi değer kattığını, uluslararası bir markaya dönüştüğünü söyledi.
Bölgedeki kümelenme çalışmalarını yakından izlediklerini ve desteklerini anlatan Ağbal, bunun yerli ve milli üretim kabiliyetlerinin ve kapasitesinin oluşturulmasında önemli bir fırsat olduğunu dile getirdi.
Son 16 yıldır AK Parti hükümetleri olarak ülke ekonomisinin büyümesi ve refahının artması için gece gündüz çalıştıklarını vurgulayan Ağbal, bu dönemde ekonomi politikalarında izledikleri doğru çözümler ve politikaların Türkiye’yi bölgede bir çekim merkezi haline getirdiğini ifade etti.
Ağbal, bu dönemde Türkiye’nin küresel anlamda da bir başarı hikayesi yazdığının altını çizerek, „Doğru ekonomik politikalar uyguladık, kamu maliyesinde kendimizi düzelttik, kendimize çeki düzen verdik. Artan bütçe açıklarını aşağı çektik. Ekonomide üretimin, yatırımın, istihdamın önünü açtık.“ diye konuştu.
Gerek ekonomi politikalarında gerek demokratikleşme ve dışa açılmada da doğru politikalar uygulandığını aktaran Ağbal, Türkiye ekonomisinin 2010 ile 2017 yılları arasında yüzde 6,9 büyüdüğünü, 8,5 milyon insana ilave istihdam sağlandığını bildirdi.
Ağbal, Türkiye’ye gelen sermaye akımlarının da iyi kullanıldığına, özel sektörün daha fazla yatırım yaptığına dikkati çekerek, yurt dışından gelen sermayede de önemli artışlar olduğunu kaydetti.
Bakan Ağbal, şöyle devam etti:
„Bütün bunların sonucunda Türkiye ekonomisi 2002-2017 döneminde ortalama yüzde 6’ya yakın büyüme sergiledi. Türkiye 1990 ile 2001 yılları arasında yüzde 3,4 büyüdü. Büyümeyi ikiye katladık. Dünü bilmezsek, bugün yüzde 6’lık büyümenin önemini bilmemiz mümkün değil. Biz bunu devam ettirmek istiyoruz. Türkiye ekonomisi büyüme potansiyeli, geleceği olan bir ülke ama doğru politikalar, politikacılar ve doğru çözüm önerileriyle. Yoksa ‚Şunu yaptım, bunu yaptım, şunu verdim, bunu verdim‘ anlayışlarıyla bu ülke 90’lı yıllarda gittiği yere gider. 1990’da kişi başına milli gelir 3 bin 500 dolardı, 12 yıl sonra yine 3 bin 500 dolar. 1990’lı yıllarda 12 yıl boyunca yerimizde saymışız. Bugün öyle mi? 3 bin 500 dolardan almışız, bugün kişi başı milli geliri yaklaşık 11 bin dolara getirdik.“
Küresel senaryolar
Küresel anlamda gelecek 3-4 yılda yeni bir evreye girileceğini ifade eden Ağbal, ABD Merkez Bankasının faiz artırımına başladığını, beklenen senaryonun dünyada faiz oranlarının yukarı gitmesi olduğunu kaydetti.
Ağbal, küresel sermaye akımlarında da daha zor bir döneme girildiğini belirterek, gelişmekte olan ülkelere kaynak akışında nispi yavaşlama olacağına, küresel anlamda enflasyonun artacağına dikkati çekti.
Petrol fiyatlarının da yükseldiğine işaret eden Ağbal, bunun Türkiye’de ve gelişmekte olan ülkelerde ciddi anlamda finansman ihtiyacını artıracağını bildirdi.
„Ekonomide yeni bir döneme giriyoruz“
Ekonomide yeni bir döneme girildiğini vurgulayan Ağbal, bu dönemin gereklerine uygun olarak ekonomi politikalarında da yeni bir modele geçileceğini söyledi.
Ağbal, „Küresel ekonomi neyi gerektiriyorsa onu yapacağız ama üretimi önceliklendireceğiz. Üretimden asla vazgeçmeyeceğiz. Üretimi devam ettirmek için daha fazla kaynağa ihtiyacımız var. Türkiye’ye kaynak girişini sağlayacak reformları arka arkaya yapacağız. Bu konuda hazırlıklıyız.“ ifadesini kullandı.
Küresel sermayenin Türkiye’ye gelmesi noktasında, başta demokratikleşme standartlarının artırılması, hukuk devletinin güçlendirilmesi, olağanüstü halin kaldırılması gibi birçok alanda hızlı adımlar atacaklarını vurgulayan Ağbal, yurt içinde tasarrufların artırılacağını ve gerekli düzenlemelerin yapılacağını dile getirdi.
Ağbal, enerji politikalarının öneminin daha da büyüyeceğine işaret ederek, yerli ve milli enerji kaynaklarının kullanımını artıracaklarını kaydetti.
Yeni dönemde kamu maliyesinin, ekonominin genel tasarruf ihtiyacına uygun bir görünüme sahip olacağını aktaran Ağbal, ülkenin bütçe açıklarının küresel bazda düşük kalsa da cari açığı kontrol altında tutmak ve enflasyonu aşağı çekmek için kamunun „kemer sıkması“nın kaçınılmaz olduğunu söyledi.
„Türkiye, büyümesine devam edecek“
Ağbal, yatırımdan ve üretimden asla tasarruf olmayacağının altını çizerek, ekonomiyi ve özel sektörü destekleyeceklerini vurguladı.
Türkiye’nin en güçlü yanlarından birinin büyüyen ekonomisi olduğunu belirten Ağbal, ülke ekonomisinin bugüne kadar sürdürdüğü büyüme serüvenine önümüzdeki dönemde de devam edeceğini dile getirdi.
Ağbal, „Geçen 16 yılda değişen küresel ekonomik koşullara nasıl ayak uydurulduysa o dönemlerin gerektirdiği ekonomi politikaları doğru biçimde uygulamaya konulduysa önümüzdeki süreçte de doğru politikalara devam edilmesi gerekiyor. Bugün Türkiye’nin kamu projelerini, sınırları aşan mega projeleri uygulayacak gücü var.“ dedi.
Son dönemde özellikle özel sektörün desteklenmesi için çok sayıda düzenleme yaptıklarını ve teşvikler getirdiklerini hatırlatan Ağbal, özel sektörün kalkınmanın ve büyümenin tek kaynağı olduğuna inandıklarını söyledi.
„Devreden KDV meselesini kökten çözeceğiz“
Türkiye’nin bugün özel sektör kaynaklı bir büyüme modeli uyguladığını hatırlatan Ağbal, bunun ne kadar sürdürülebilir ve ekonominin ne kadar dayanıklı olduğunun, karşı karşıya kalınan şoklarla görüldüğünü aktardı.
Ağbal, bu modele devam edeceklerini, serbest piyasa ekonomisinin daha işler hale geleceğini kaydetti.
Son dönemde yatırımlar üzerindeki birçok vergiyi kaldırdıklarına değinen Ağbal, „Maliye Bakanlığı kolay kolay vergilerden vazgeçmez ama son 3 yıldır yatırım, üretim, ihracat ve istihdam üzerinde yük oluşturan gelir, kurumlar, katma değer, damga vergileri, harç, stopaj gibi birçok vergiyi ya kalıcı ya da geçici olarak, ekonominin ihtiyaçlarına göre kaldırdık. Bu sayede özel sektör ve kurumların önü açıldı.“ değerlendirmesinde bulundu.
OSB’lerin önünü açacak birçok düzenlemeyi de hayata geçirdiklerini anlatan Ağbal, Meclisten geçen KDV Kanunu ile işletmeler üzerinde yük oluşturan birçok uygulamayı yürürlükten kaldırdıklarını, maliyetleri aşağı çektiklerini söyledi.
Ağbal, şunları kaydetti:
„Bir tek eksiğimiz var, hala işletmelerin üzerinde finansman yükü oluşturan ‚devreden KDV‘ sorunu. Ben bunun takipçisiyim. Bunun işletmeler üzerinde yük oluşturduğunu, işletmelerin rekabetçiliği üzerinde engel teşkil ettiğini bilen bir insanım. Bir işletmenin bilançosunda devreden KDV, sol tarafta alacaklarda gözüküyor ama enflasyon karşısında eriyor, değer kaybediyor. Bir taraftan diyoruz ki ‚Senin devreden KDV alacağın var‘, bir taraftan da ‚Şu kurumlar vergisini öde.‘ Bu adaletli değil. Burada bazı çekinceler vardı, onları da hızlı bir şekilde aştıktan sonra, Türkiye’de bu devreden KDV meselesini kökten çözeceğiz. Bu sizlerin bilançolarını güçlendirecek, işletme sermayesindeki eksikliklerinizi tamamlayacak ve önünüzü açacak. Yabancılara karşı haksız rekabetten de kurtulmuş olacaksınız.“
Vergi Usul ve Gelir Vergisi kanunlarına yönelik çalışmaların da devam ettiğini belirten Ağbal, yakın zamanda bunların da tamamlanacağını bildirdi.
[ad_2]
Devamini oku >>