fbpx
Haber

17 Ağustos ders olmadı

[ad_1]

GAZİANTEP, (DHA) – İNŞAAT Mühendisleri Odası Gaziantep Şubesi Yönetim Kurulu tarafından 17 Ağustos depreminin yıldönümü nedeniyle basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, Gölcük merkezli depremin üzerinden 19 yıl geçmesine rağmen depreme hazırlık konusunda gereken çalışmaların yeterince yapılmadığına dikkat çekildi.

Gökhan Çeliktürk ve yönetim kurulu üyeleri Tamer Durakoğlugil, Selçuk Soysüren, Ekrem Can, Koray Doğan, Baki Sağlamer, Dilara Bacaksız ve Ramazan Ayalp tarafından yapılan ortak açıklamada, „19 Yıldır acısını kalbimizde hissettiğimiz depremi unutmadık, unutturmayacağız“ denildi.

Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunun altının çizildiği basın açıklamasında, depremlerdeki can ve mal kayıplarının fazla olmasının plansızlık, çarpık kentleşme, yapı üretim sürecinin ve mesleki uygulamaların niteliksizliği ve denetimsizliğinden kaynaklandığı belirtilerek,“Sorun, depremin kendisi değil doğurmuş olduğu sonuçlardır“ denildi.

İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Çeliktürk ve yönetim kurulu üyeleri tarafından yapılan ortak açıklamada, depremlerde can ve mal kayıplarının yaşanmaması için yapılması gerekenler şöyle sıralandı:

„Bugüne kadar bilinen bilgiler ve var olan teknolojilerle fayların bulundukları yerleri bilmek mümkündür. Fakat fay hattının kırılacağı yeri ve fayların üreteceği depremin zaman ve tarihini bilmek mümkün değildir. Hiç kimse bize 1999 depremlerinden sonra bilgi eksikliğinin olduğunu söyleyemez. Yeni bir Bina Deprem Yönetmeliği yayımlandı. Zemin durumunu ve fay hatlarını biliyoruz. Artık ‚Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı -UDSEP 2023’ü güncelleyerek uygulamaya koymak gerekiyor. Mesleki Yetkinliği temel alan Yetkin Mühendislik Yasası çıkarılmalıdır. Mühendislik biliminin gerekleri dikkate alınarak, yapı tasarım uygulama ve denetim evresinin sağlıklı bir şekilde işletildiği ülkelerde doğa olaylarının afete dönüşmediği görülmektedir. Bu bağlamda, yapı stokunun oluşturulması evresinde dikkate alınması gereken yer seçimi kararlarından, yapı tasarımına, yapı üretimi ve yapı denetimine kadar, bilimsel ve çağdaş ölçekte bütünlüklü bir yapı üretim düzeni kurulmalıdır. 1999 depremleri önemli ölçüde can ve mal kayıpları ortaya çıkarmakla kalmamış, çok daha büyük bir tehlikenin henüz yaşanmamış olduğunu da ortaya koymuştur. Bu da 1766’dan beri kırılmamış olan fay dolayısı ile Marmara Denizi’nin içinde olacak bir depremdir. İstanbul Depremi çevre illeri de önemli ölçüde etkileyecektir. Bu nedenle bilim insanları İstanbul Depremi ile ilgili olarak çeşitli çalışmalar yapmışlar ve yapmaya da devam etmektedirler. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki yaşayacağımız İstanbul depremi 7 ve üzeri büyüklükte olacaktır. 2004 yılında Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın yapmış olduğu 1.Deprem Şurası ve yine 2009 yılında aynı bakanlığın yapmış olduğu Kentleşme Şurasına çok sayıda bilim insanı ve uzman katılmış ve son derece önemli çalışmalar yapılmıştır. Fakat devlet bürokrasisinin sürekli olarak değiştirilmesi ve ‚Liyakat ölçüsüne bağlı kadrolar‘ yerine söz dinleyen ve ‚arka bahçe‘ olan kadroların göreve getirilmiş olması; ayrıca ‚Rant anlayışının depremin‘ önüne geçmesi nedeniyle deprem zararlarını azaltmak ve planlı bir kentleşmeyi sağlamak için hazırlanan raporlar uygulama alanı bulamamıştır. Her yıl çok sayıda mühendislik diploması verilmesine rağmen kaliteli bir eğitim yapılamamaktadır. Can ve mal güvenliğini sağlayan bir mesleğin insanları olarak; fiziki şartları uygun olmayan, öğretim kadrosu son derece yetersiz olmasına rağmen inşaat mühendisi diploması veren okullar açılmaktadır. Her afetten sonra sık sık yapılan yara sarma anlayışından kurtulup bilimin tekniğin ve aklın gerektirdiği işleri yapmak gerekir. Depremin bir doğa olayı olduğu kabul edilmeli ancak denetimsizliğin neden olduğu olumsuzlukları kader gibi değerlendiren yaklaşım terk edilmelidir. Bugüne kadar yapılan çalışmalar, deprem öncesi alınacak önlemlerin deprem riskini önemli ölçüde azalttığını ortaya koymaktadır. Sorunu sorun olmaktan çıkaracak olan tek çıkar yol, deprem yaşanmadan önce alınacak önlemlerde saklıdır. Ruhsatlardan mühendis ve mimarların imzasının kaldırılması mesleğimizin gelişimini engelleyecek, sahteciliğin önü açılacaktır. Oda ile meslek insanı arasına örülmeye çalışılan duvarlar kaldırılmalı, mühendis ve mimarlardan oda belgesi istenmesine yönelik uygulama güncellenmelidir.“

 

[ad_2]

Devamini oku >>

Cok okunan

To Top