fbpx
Kültür

Nobel alan Nadia Murad'ın hikayesi Livaneli'nin Huzursuzluk'unu hatırlattı

[ad_1]

1901 yılından bu yana her yıl Norveç Nobel Komitesi tarafından verilen Nobel Barış ödülünün bu yılki sahipleri Dr. Denis Mukwege ve Nadia Murad oldu. Mukwege ve Murad cinsel şiddetin bir savaş silahı olarak kullanılmasına karşı çalışmalarından ötürü ödüle layık görüldü. Zülfü Livaneli’nin Huzursuzluk kitabı da tam da böyle bir hikâyeyi anlatıyordu.

Nadia Murad’ın hikayesi Zülfü Livaneli’nin Ocak 2017’de Doğan Kitap tarafından yayınlanan Huzursuzluk romanındaki Meleknaz’ın hikayesini anımsatıyor. Yayınlandığında yoğun ilgi ile karşılaşan kitapta Livaneli, okurunu bir Ortadoğu gerçeği ile yüzleştirmişti. Ezidi Meleknaz’ın Mardin’de başlayıp İstanbul’da son bulan hikayesini anlatmıştı. DEAŞ‚ın zulmünü misliyle yaşayan Meleknaz vahşeti iliklerine kadar hissettiği kaçırılma sürecinde kendisi gibi eziyete maruz kalan onlarca kadın görmüş, fakat kaçmayı başarmıştı. Nobel Barış Ödülü vesilesiyle Livaneli’nin mülteci meselesine bir kadının dünyasından bakan Huzursuzluk romanı da tekrar akıllara geldi. Huzursuzluk yayınlandığı senenin en çok satan kitabı olmuştu.

„Harese nedir, bilir misin? Develerin çölde çok sevdiği bir diken var. Deve dikeni yedikçe ağzı kanar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz… Ortadoğu’nun âdeti budur, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur.“

Nadia Murad kimdir?

25 yaşında olan Ezidi Kürdü aktivist Nadia Murad, terör örgütü DEAŞ tarafından 21 yaşındayken köyünden kaçırılarak cinsel saldırı ve işkenceye maruz kalmıştı. 12 ay esaret altında kaldıktan sonra kaçmayı başarıp mülteci kampına sığınan ardındansa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurusu ile tanıdığımız Murad’ın 6 erkek kardeşi de yine örgüt tarafından öldürülmüştü.

Almanya’ya kaçmayı başaran Murad, burada mülteci kadın ve genç kızların mağduriyeti üzerine çalışmalar yürütmeye başladı. Bu sayede bölgesel ve küresel boyutta farkındalık yaratarak mağdurlara yardımcı olmaya kendini adayan Murad, 2016 senesinde Birleşmiş Milletler tarafında İyi Niyet Elçisi ilan edilmişti. 2017 senesinde de Avrupa Konseyi tarafından verilen Vaclac Havel Ödülü’ne layık görülmüştü. Nadia Girişimi diye bir vakıf kuran Murad, Ezidi insanların haklarını savunmak ve onlara yardım etmek amacını taşıyor.

[ad_2]

Devamini oku >>

Cok okunan

To Top