fbpx
Saglik

Prof. Altuntaş: Türkiye klinik araştırmalarda büyük potansiyele sahip

[ad_1]

Kan ile uğraşan bir bilim dalı olan Aferez, bir hastalığı iyileştirmek için veya istenilen kan bileşenini ya da kök hücre veya hücresel tedavi ürünlerini elde etmek için kanın vücut dışında işlenmesi anlamına geliyor. Aferez, kanser tedavisinden nörolojik hastalıkların tedavisine, böbrek hastalıklarından hematolojik hastalıklara, kök hücre tedavisinden tümör aşılarına kadar çok geniş yelpazede faaliyet gösteren bir bilim dalı.

Dünya Aferez Birliği Başkanlığını ise Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fevzi Altuntaş yürütüyor. Prof. Altuntaş, hem aferez konusundaki gelişmelere hem de Türkiye’nin klinik araştırmalardaki potansiyeline değinerek, “Ulaşılan nitelikli sağlık hizmet sunum kapasitesini klinik araştırmalara da yansıtmak ülkemiz insanı yanında dünya insanlığına da sunmak; AR-GE yaklaşımını bu anlayışla ele almak gerekli. Türkiye olarak, klinik araştırmalarda dünyada ilk 10 ülke arasında olmak, dünyada gerçekleştirilen AR-GE çalışmalarının yüzde 3’üne ulaşmak ve 4 milyar dolar civarı pazar elde etme potansiyelimiz mevcut” dedi.

Uluslararası organizasyonlarda başkan ve karar verici noktasında görev almanın zor olduğunu dile getiren Altuntaş, “Gurur verici ancak bir o kadar da sorumluluk isteyen bir görev. Yalnız kendimi değil ülkemi de temsil ediyorum. Bu görevlerde daha fazla Türk bilim insanının görev alması gerekli. Bunun içinde çalışmak ve üretmek lazım” şeklinde konuştu.

“HEM MİLLİ HEM DE GLOBAL BAŞARILAR AKADEMİDE ÇOK ÖNEMLİ“

Türkiye için akademik alanda uluslararası ilişkilerin öneminden bahseden Altuntaş, “Öğrenci, uzman ve öğretim üyelerimizin uluslararası bilim ortamlarına entegrasyonu sağlanmalıdır. Bilim insanları olarak üretim ve çıktıya odaklanmalıyız. Uluslararası düzeyde yetkin, kendine güvenen ve üreten, millî ve manevi değerlerine saygılı bireyler yetiştirmeliyiz. Gelecek nesillere ‘Dünyanın sana ihtiyacı var’, ‘Dünyayı değiştirebilirsin’ düşüncesi ile yetiştirmeliyiz. Akademik ortamlarımızı mesai saati kavramının olmadığı 24 saat üreten ve yaşanılan ortamlara dönüştürmeliyiz. Tekno-kentlerimizin işlevlerini artırarak dünya ile rekabet eder hale getirmeliyiz. Modern eğitim modellemelerine uygun köklü eğitim reformları ve kanıt temelli eğitime geçiş yapmalıyız. Sanal gerçeklik teknolojisi ve simülasyon temelli eğitimler yaygınlaştırılmalıdır” ifadelerini kullandı.

Dünya Aferez Birliği Başkanlığı döneminde özellikle gelişmekte olan ülkelerde aferez biliminin gelişmesi için çaba sarf edeceğini belirten Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, bu ülkelerde veya bölgelerde eğitim faaliyetlerini artırmayı hedeflediğini ve bu ülkelerin birliğe üye olmaları için davet edeceğini vurguladı. Genç bilim insanlarının yetişmesi, nitelikli insan gücünün ve sağlık hizmetlerinin kalitesinin artmasına katkı sağlamayı hedeflediklerini aktaran Altuntaş, “Bu amaçla Dünya Aferez Birliği Okulu konsepti altında eğitim ve öğretim faaliyetleri gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Ayrıca, uluslararası araştırma iş birliğinin ve kültürünün gelişmesi için araştırma alt grubu kurup çalışmaların yaygınlaşmasını sağlamayı hedefliyoruz” dedi.

„TÜRKİYE KLİNİK ARAŞTIRMA VE AR-GE ALANINDA BÜYÜK POTANSİYELE SAHİP“

Nüfus özellikleri, hastalık tipleri, yetişmiş hekim ve sağlık personeli kapasitesi ve altyapı göz önünde bulundurulduğunda ülkemizin klinik araştırmalar konusundaki potansiyelinin yüksek olmasına karşın mevcut durumda global klinik araştırmalardan gerekli payı alamadığını vurgulayan Dünya Aferez Birliği Başkanı Altuntaş, Türkiye’nin ilaç pazarı büyüklüğüne göre ilk 15 ülke içinde olmasına rağmen klinik araştırma sıralamasında 31-37 sıra arasında değiştiğini vurguladı. Dünyada yapılan klinik araştırmalardaki payımızın yüzde 0,7-1 arasında değiştiğini belirterek, dünyadaki pazar büyüklüğünün 120 milyar dolar olduğunu ancak şu anda Türkiye’nin klinik araştırmalardan aldığı payın 150 milyon dolar olduğunu söyledi. Tüm veriler değerlendirildiğinde ise Türkiye potansiyelinin ilk 10, yüzde 3 ve 4 milyar dolar üzerinde olduğunu belirtti.

“KÖK HÜCRE NAKLİ UYGULAMALARIMIZ AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİ DÜZEYİNDE”

Türkiye’de 2000’li yılların başında 10 civarı kök hücre nakil merkezinde yaklaşık 200 kök hücre nakil işlemi gerçekleştirilirken, 2017 yılında toplam 82 merkezde yaklaşık 4200 kök hücre nakil uygulandığını belirten Altuntaş, 15 yıllık süreçte Türkiye’de nüfus başına düşen kök hücre nakli aktivitesi yaklaşık 15 kat artış gösterdiğini söyledi.

“YASAL ALT YAPI BAKIMINDAN AB ÜLKELERİNDEN DAHA İLERİ DÜZEYDEYİZ”

2010 yılında yayınlanan Terapötik Aferez Yönetmeliği sonrası Sağlık Bakanlığı tarafından aferez tedavi merkezleri ruhsatlandırılmasının ardından gerek aferez gerekse kök hücre nakli uygulamalarının her yıl giderek artış gösterdiğini söyleyen Prof. Altuntaş “Bu artışta Sağlık Bakanlığı’nın gerekli yasal alt yapıyı hızla sağlaması ve uyguladığı teşvik politikaları, üniversitelerimiz, özel sektör ve hekimlerimizin özverili çalışmaları etkili olmuştur” dedi.

“TÜRKİYE AFEREZ TEDAVİLERİ BAKIMINDAN DÜNYADA ÖNDE”

Ülkemizde, terapötik aferez uygulamaları birçok bilim alanında başarı ile uygulandığını belirten Prof. Dr. Altuntaş, “Aferez başta hematoloji olmak üzere, çok çeşitli hastalıkların tedavisinde başarı ile uygulanan bir tedavi yöntemi oldu ve son yıllarda olmazsa olmaz bilim dalı haline geldi” şeklinde konuştu.

[ad_2]

Kaynak

Cok okunan

To Top