[ad_1]
Okullar açılmasına az bir zaman kaldı.
Uzmanlar, okul korkusunu önlemenin en etkili yönteminin, çocuğun ilköğretim öncesinde kreş ve anaokul eğitimine kesintisiz olarak devam etmesi olduğunu belirterek, aşırı koruyucu aile tutumunun çocuğun bireyselleşmesini zorlaştırıp, korkulara zemin hazırlayacağını bildiriyor.
Yeni eğitim-öğretim yılının başlamasına sayılı günler kala, ilk kez okula gidecek çocukların uyum sürecinde karşılaşabileceği sorunların ebeveynlerin alacağı bazı önlemlerle aşılabileceği vurgulanıyor.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Özalp Ekinci, her çocuğun mizacının ve yeniliklere verdiği tepkinin farklı olduğunu, bazı çocukların yeni sosyal ortamlarda girişken davranıp kolayca uyum sağlayabilirken bazılarının ise bu ortamlara geç ısındığını söyledi.
Doç. Dr. Özalp Ekinci, okula uyum sürecinde, çocuğun hem başarılarına hem başarısızlıklarına aşırı tepki verilmemesinin önemine değinerek, „Hızlı öğrenen çocukların aşırı övülmesi çocuğun motivasyonunu ve okul kurallarına uyumunu olumsuz etkiler. Aynı şekilde, yavaş öğrenen çocuklara da kırıcı ifadelerden kaçınılmalıdır. İlköğretim döneminde temel hedef not değil, düzenli olarak ders çalışma alışkanlığının kazanılması olarak belirlenmelidir“ dedi.
„ÇOCUĞUN GELİŞİMİNE UYGUN BİREYSEL VAKİT GEÇİRMESİ DESTEKLENMELİ“
Özalp Ekinci, kaygılı mizaç yapısında olan çocuklarda okula uyum sürecinin zor olabildiğine dikkati çekerek, „Okul korkusunu önlemenin en etkili yöntemi, çocuğun ilköğretim öncesinde kreş ve anaokul eğitimine kesintisiz olarak devam etmesidir. Aşırı koruyucu ebeveyn tutumu çocuğun bireyselleşmesini zorlaştırır ve anneden ayrılma ile korkulara zemin hazırlar. Bu sebeple ebeveynler aşırı koruyucu tutumlardan kaçınmalı ve çocuklarının yaşları ve gelişimlerine uygun şekilde akranları ile bireysel zaman geçirmesini desteklemelidir“ diye konuştu.
Okula başlama öncesinde, çocuğun öğretmenle tanıştırılmasının ve okulu ziyaret etmesinin genel olarak faydalı olacağını dile getiren Ekinci, şunları kaydetti:
„Ancak öğretmenler anne rolünü üstlenmeye çalışmamalı ve çocuğun okula uyum sürecinde kural ve sınırları ihmal etmemelidir. Aileler çocuklarını okula uğurlarken aşırı duygusal tepkiler vermemeli. Okul korkusu olan bazı çocukların annelerinin de çocuklarından ayrılma ile ilgili kaygıları bulunabilir. Bu sebeple annelere çocuklarını okula bırakırken sakin ve kontrollü davranmaları hatırlatılmalıdır. Okul korkusuna yaklaşımda basamaklı bir yol izlenmeli, çocuğun tam uyumu konusunda aceleci olunmamalıdır. Hedef, her hafta çocuğun uyumunun kademeli olarak artırılması ve en geç bir ay içinde annesi olmadan okula tam gün devam etmesidir. Okul korkusu yaşayan çocukların mümkün oldukça okulda günü tamamlamaları sağlanmalıdır. Yoğun uyum zorlukları olmadıkça çocuk eve götürülmemelidir. Okulda tamamlanan her gün çocuğun uyumunu artıracaktır. Annesi olmadan okulda hiç kalamayan çocukların uyum sürecinde, ilk birkaç hafta anne okulda bulunabilir.“
„AŞIRI ÖVGÜ DE TEHDİT DE SÜRECİ OLUMSUZ ETKİLER“
Doç. Dr. Özalp Ekinci, haftalık olarak hedeflenen kurala uyan çocuğun, hem okulda öğretmeni hem de evde ailesi tarafından belli bir puan kazanarak ödüllendirilmesini önererek, aşırı övgü ve uygunsuz düzeyde büyük ödüllerin de çocuğun motivasyonunu olumlu etkilemeyeceğini, sürece uyumu zorlaştıracağını belirtti.
Okul korkusunun ilk günlerinde hemen ilerleme olmayabileceğini ancak ailenin her sabah sabırla planı tekrar uygulaması gerektiğini dile getiren Ekinci, „Başarısızlıklar karşısında verilecek sert tepkiler çocukta umutsuzluk yaratabilir. Okul korkusu olan çocukların bir bölümünde kural ve sınırlara uyum ile ilgili zorluklar da bulunmaktadır. Böyle çocuklarda, okul uyum sürecinde genel kural ve sınırlar ihmal edilmemelidir. Okulda ya da diğer ortamlarda annesinden hiç ayrı kalamayan, ayrılık durumlarında karın ağrısı, mide bulantısı ve kusma gibi bedensel belirtiler yaşayan, ayrılık ile ilgili kabuslar gören ve kendine, çevreye zarar verici davranışları olan olgular için mutlaka bir çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanına başvurulmalıdır.“ ifadelerini kullandı.
„OKULA UYUM SÜRECİ ZORLU VE SABIR GEREKTIREN BİR SÜREÇ“
Biruni Üniversite Hastanesi’nden Uzman Psikolog Elif Sağlam da yeni başlayan çocuklar için okulun, ailenin güvenli ortamından çocuğa tamamıyla yabancı bir ortama geçiş süreci olduğunu belirterek, bu dönemde aileden ilk kez ayrılan çocuklarda sıklıkla „ayrılık kaygısı“ yaşandığının görüldüğünü ifade etti.
Sağlam, ayrılık kaygısı yaşayan çocuklarda öncelikle annenin tutumuna odaklanıldığını, annelerinin çoğu zaman daha kaygılı olduklarının gözlendiğini vurgulayarak, okul öncesi ve ilkokula başlangıç sürecinde çocuğun uyumunu sağlamak için alınacak önlemlerle ailelerin bu dönemi daha kolay atlatmasının sağlanabileceğini kaydetti.
Okula başlama sürecinde ailelere yardımcı olabilecek önerileri sıralayan Sağlam, şu bilgileri verdi:
„Anne-babaları en çok kaygılandıran konuların başında çocuklarının henüz okula başlamaya hazır olup olmadıkları gelir. Çocuğun okula gitmeye hazır olması kadar, ailenin de bu duruma hazır olması gerekir. Çocuk ile okullar başlamadan okul hakkında merak ettiği her şey konuşulmalı. Okula gitmek istemiyorsa açıkça bu korkusunun nedenleri ve endişelerini ortaya çıkarmaya çalışılmalı. Okullar açılmadan en az bir hafta önce uyku saatlerini yeniden planlayın. Okula ilk gün çocukla birlikte gidilmeli. Ortama alışması için çocukla sohbet edilip, kaygısı azaltılmalı. Çocuğa haber vermeden gizlice yanından ayrılmayın. Çocuk okula uyum sağlamakta zorluk yaşıyorsa ona duygularını anladığınızı belirten ifadeler kullanın. Okula uyum süreci zorlu ve sabır gerektiren bir süreçtir. Bu süreçte en önemli görev anne-babalara düşmektedir. Anne-babanın kararlı duruşu ve destekleyici tutumu çocuğun okula uyumunu kolaylaştıracak ve gelecekteki okul başarısı için sağlam bir temel oluşturacaktır.“
[ad_2]
Kaynak