fbpx
Kültür

Yordam Kitap'tan üç yeni kitap

[ad_1]

Yordam Kitap’ın Ağustos ayı kitapları çıktı… 12 Ağustos’ta 87 yaşında aramızdan ayrılan Samir Amin’in önemli yapıtlarından „Avrupa-Merkezcilik“, bu değerli düşünürün Yordam Kitap’tan çıkan 5. yapıtı olarak raflardaki yerini aldı. Marksist Klasikler Dizisi’nden okurlarla buluşan yeni kitap ise Friedrich Engels’in „Alman Köylü Savaşı“ oldu. Yordam Kitap’ın Ağustos ayında yayımladığı son kitabı ise evrimsel biyolog ve genetikçi Richard C. Lewontin, biyoloji ve nörobiyoloji profesörü Steven Rose ve psikolog Leon J. Kamin’in klasikleşmiş bir eseri, „Genlerimizden İbaret Değiliz“.

Avrupa-Merkezcilik – Bir İdeolojinin Eleştirisi

Azgelişmişlik, kalkınma, kriz, dünya ekonomik sistemi (emperyalizm), merkez ve çevre ülkeler gibi tartışmalı konulara toplumcu bir bakışla eğilen Bağımlılık Okulu’nun kurucularından Samir Amin, Avrupa-merkezciliğe karşı geliştirdiği eleştirel yaklaşımı, deyiş yerindeyse Marksizmi Avrupa-merkezci bakış açısından „sıyırıp koparması“ ile de öne çıkan bir yazar.

Avrupa-Merkezcilik ise onun bu radikal girişimi ya da hesaplaşmasını, en açık ve derinlikli haliyle takip edebildiğimiz klasik bir yapıtı.
Avrupa’nın, Fransız Devrimi’yle ve „Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik“ sloganıyla billurlaşan değerleri bir yanda, kültürcülük, emperyalist sömürgecilik, farklılıkları yok sayan güdük bir evrenselcilik, içe kapanma eğilimi diğer yanda, zorlu denklemler Samir Amin’in geliştirdiği yaklaşımda nasıl bir çözüme kavuşuyor?

Kitabın son bölümünün başlığında ifade edildiği gibi „Çağdaş Dünyaya İlişkin Avrupa-Merkezli Olmayan Bir Görüş“ sunan Samir Amin, bu görüşünü tarihten güncelliğe nasıl temellendiriyor?

Fikret Başkaya’nın sözleriyle: „Samir Amin’in bu eseri, hem kendi tarihimize hem de başkalarının tarihine eleştirel bakmamıza yardım edebilecek önemli tezler içeriyor. Yaşadığımız coğrafyada en çok ihtiyaç duyduğumuz şey Avrupa-merkezcilikten arındırılmış eleştirel bir bilinçtir.“

Alman Köylü Savaşı

„On altıncı yüzyılın ‚din savaşları’nda da her şeyden önce çok somut maddi sınıf çıkarları söz konusuydu ve bu savaşlar, tıpkı daha sonra İngiltere‚de ve Fransa’da ortaya çıkan iç çatışmalar gibi, sınıf mücadeleleriydi. Bu sınıf mücadelelerinin o dönemde dinsel işaretler taşıması, tek tek sınıfların çıkarlarının, ihtiyaçlarının ve taleplerinin dinsel bir örtünün altında gizlenmesi, işin özünü hiçbir şekilde değiştirmez ve dönemin koşullarıyla kolayca açıklanabilir.“

Friedrich Engels, „1525 Devrimi“ diye de andığı Alman Köylü Savaşı’nı incelerken, Karl Marx’a ait olduğunu özellikle vurguladığı materyalist tarih anlayışına yaslanıyor. Dönemin siyasal ve dinsel teorilerinin birer neden değil, ulaşılmış iktisadi gelişim aşamasının sonuçları olduğunu göstermeye çalışıyor.

Protestanlığın kurucusu olan Martin Luther, başlangıçtaki radikal tezlerinden neden vazgeçmişti? Komünizmi sezmiş olan Thomas Münzer’in başarısızlığa uğraması neden kaçınılmazdı? Geniş bir coğrafyada ayaklanan köylüler, görece zayıf hasımları karşısında neden yenilgiye uğramıştı. Materyalist tarih anlayışı, bu tür soruların gerçek cevaplarının açığa çıkarılmasını sağlıyor.

Engels, ilk olarak 1850 yılında yayımlanan eserinin 1870 tarihli ikinci baskısı için yazdığı ve 1875 tarihli üçüncü baskıda genişlettiği önsözde, Almanya’daki 1525 Devrimi ile 1848-49 Devrimi arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları ele almanın ötesinde, işçi sınıfının ve önderlerinin o dönemdeki güncel görevlerine de ışık tutuyor.

Genlerimizden İbaret Değiliz – Biyoloji, İdeoloji ve İnsan Doğası

Biyoloji, psikoloji ve toplum bilimlerinin kesişim noktasında çığır açan bir yapıt. İlk baskısını 1984 yılında yapan ve büyük tartışmalar yaratarak alanında bir klasik haline gelen Genlerimizden İbaret Değiliz, uzun yıllar boyunca tartışılmazlık mertebesine erişmiş olan bir bilim dalını, biyolojiyi konu ediniyor ve biyolojik determinizmin bilimsel, toplumsal, politik kökenlerini analiz ediyor.

„Sınıf, ırk veya toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlikler, genetik kalıtımın sonuçlarıdır“ savını ortaya atan biyolojik determinizm, hemen ardından kötü haberi verir: Bu konuda yapacak bir şey yok! Öyle ya, biyolojiyi değiştiremiyorsan biyoloji kaynaklı şeyleri de değiştiremezsin. Gerçekten öyle mi peki? İşte yazarlar bu sorunun cevabını arıyor. Evrimsel biyolog ve genetikçi Richard C. Lewontin, biyoloji ve nörobiyoloji profesörü Steven Rose ve psikolog Leon J. Kamin’in bu klasikleşmiş eseri, biyoloji ile ideoloji arasındaki ilişkiye daha önce bakmadığınız bir pencereden bakmanızı istiyor.
„Bilim, burjuva toplumunun nihai meşruiyet sağlayıcısıdır. Biyolojik determinizm sınıflar arasındaki mücadelede kullanılacak silah ise, o zaman üniversiteler silah fabrikasıdır.“

Yayımlandığı günden itibaren tartışmalar yaratmış, Stephen Jay Gould, Richard Dawkins, Edward Osborne Wilson gibi yazarların hakkında eleştiri ve değerlendirmeler kaleme aldığı Genlerimizden İbaret Değiliz şimdi Türkçede!

[ad_2]

Devamini oku >>

Cok okunan

To Top