[ad_1]
SAĞLIK önemli bir konu.
Sağlığımız ile yakından ilgilenmekse en mühim görevimiz.
DEĞİŞMEZ BİR KURAL DA ŞU: Yaşımız ne olursa olsun, sağlığımızı dikkatle izleyip kendimize iyi bakmak zorundayız. Zaten bu nedenle televizyon, dergi ve gazetelerdeki sağlık haberlerini takip ediyor; yazılıp çizilenleri, anlatılıp söylenenleri dikkatle izliyoruz. Ne var ki güvenilir sağlık uzmanlarının tavsiyeleri bile zamanla değişebiliyor. Hatta bazen birbiri ile çelişebiliyor. Peki bu değişme ve çelişkilerin sebebi ne? Yanıtım şu: Bilim insanları sürekli araştırıyor, sağlık alanındaki bilimsel veriler de sürekli yenileniyor da onun için. Bir köşe yazarının şu cümleleri işte bu mühim gerçeği göz önüne seriyor: “Tıp haberlerinde de sanki modasını geçirme uygulaması var. Bugünün devası yarının zehri olabiliyor. En yeni araştırmalardaki önerilerin son kullanma tarihi bile kahvaltı gevreği paketlerinin üzerindeki tarihten daha kısa.” (Ellen Goodman/Boston Globe).
Peki ne yapmalı? Çelişkilerden daha az etkilenmek için nasıl bir strateji izlemeli? Cevabım yandaki kutuda…
HABERLERİ NASIL DEĞERLENDİRELİM?
TIBBİ araştırmalarda, yeni bir bilginin eski bilgileri hatta köklü gelenekleri bile bir anda ters yüz edivermesi beklenen bir durumdur. Ama yine de duyduğunuz her yeni bilgiye hemen o anda güvenmeyin. Her yeni bilginin ve her yeni önerinin üzerine balıklama atlamayın. Doğruluğu yeni bilgilerle onaylanana kadar bekleyin. Diğer taraftan eski ve etkisizliği kanıtlanmış bir bilgiyi kullanmakta da ısrar etmeyin. Kısacası, “bir bilgiyi ilk ve son kullanan olmak” yanlışa düşmeyin.
Bilim insanlarının size önce tereyağını değil de margarini tüketmenizi, daha sonra da tereyağı yerine margarin yiyenlerin kalp krizi bakımından daha riskli bir durumda olduklarını söylemek zorunda kalmalarına şaşırmayın. Bir süre sonra “Margarini değil tereyağını yemenizde fayda var.” önerisi gibi, günün birinde “Zeytinyağı yerine tereyağı yiyin!” gibi bir tavsiyeyle karşılaşırsanız da sakın şaşırmayın. Bilim değişir. Zira bilim gerçeği arar. Değişmeyen sadece gerçektir.
Size Mark Twain’in yüz yıl önceki tavsiyesini bir kere daha hatırlatayım: “Sağlık kitaplarını okurken dikkat etmezseniz baskı hatasından bile ölebilirsiniz.”
ARGİNİN NEDİR NE İŞE YARAR?
ARGİNİN bizim besinlerle kazanmamız gereken bir protein yapıtaşı, yani çok önemli bir amino asit. Damar esnekliğinin korunması, dolaşımın desteklenmesi, pıhtı oluşumunun engellenip damarlarda iç yüzeyin desteklenebilmesinde yaşamsal görevler üstlenir. Kan basıncını düşürerek hipertansiyonun engellenmesinde de görev alır. Karpuz, ayçiçeği ve kabak çekirdeği ile yer fıstığı, ceviz, badem, Antep fıstığı ve fındık güçlü birer arginin kaynağıdır, bir kenara not edin.
KABAK ÇEKİRDEĞİNDE BAŞKA NELER VAR?
KABAK çekirdeği sadece arginin deposu değildir. Günde 30 gram kabak çekirdeği yiyerek bir günlük:
Magnezyum ihtiyacınızın yaklaşık yüzde 30‘unu
E vitamini ihtiyacınızın yüzde 20’sini
Demir ihtiyacınızın yüzde 50‘sini
Çinko ihtiyacınızın yüzde 20‘sini karşılar;
Bol miktarda da potasyum kazanırsınız.
AMAN DİKKAT!
60 yaş öncesinde cilt kanserine yakalanan birinin, prostat, meme, kalın bağırsak kanserine yakalanma ihtimali yüzde 20-30 daha fazla imiş. Bu yaz da güneşten korunmaya ve cilt kanserlerine karşı daha uyanık olmaya çalışmamız şart. Zira bedeli sadece cilt ödemiyor…
İNSÜLİN DİRENCİNİZ VARSA…
Daha kolay göbek bağlarsınız.
Karaciğeriniz daha hızlı yağlanır.
Hipoglisemi riskiniz artar.
Tip 2 diyabete daha kolay yakalanırsınız.
Tansiyonunuz daha çabuk yükselir.
Kan yağ dengeniz alt üst olabilir.
HDL (iyi) kolesterolünüz düşer.
Trigliseridiniz yükselir.
Ürik asidinizi tehdit eder.
Kas kaybınız hızlanır.
İltihap üretmeniz kolaylaşır.
Böbrekleriniz yük altında kalır.
Kalp krizi riskiniz çoğalır.
Felç geçirme ihtimaliniz yükselir.
Bazı kanserlere (meme, kolon, böbrek, karaciğer) daha kolay yakalanırsınız.
[ad_2]
Kaynak