[ad_1]
İzmir Valiliği, Çeşme’ye bağlı Büyükşehir Yasası ile mahalleye dönüştürülen Germiyan’da, bir kalker ocağı ve kırma-eleme tesisine kapasite artırımı için farklı zamanlarda üç kez ‚ÇED gerekli değildir‘ raporu verdi. ÇED kararlarının iptaline yönelik İzmir 1’inci, 4’üncü ve 5’inci İdare Mahkemelerinde davalar açıldı. Açılan tüm davalar, mahalle sakinlerinin lehine sonuçlandı ve ‚ÇED gerekli değildir‘ kararı, tesisin 3 kilometre yakınında zeytinliklerin olması nedeniyle iptal edildi. Danıştay da kararı onadı, karar böylece kesinleşmiş oldu.
Türkiye’nin ilk ve tek Slow Food (Yavaş yeme) köyü olarak bilinen Germiyan’da Danıştay 14’üncü Dairesi kararı, heyecan yarattı. Kutlu Aktaş Barajı’na yakın olması nedeniyle de tepki çeken tesisin kapatılması gerektiğini söyleyen Avukat Şehrazat Mercan, zeytin olan yerde bu işin yapılamayacağının aşikar olduğunu belirtti. Daha önce de Danıştay’ın emsal niteliğindeki ‚Eğer ÇED, zeytinlere olumsuz etkisi nedeniyle iptal edilmişse oraya yeniden ÇED verilmesi hukuka aykırı‘ kararını hatırlatan Şehrazat Mercan, „Mahkeme ‚Zeytinin olduğu bölgeye ÇED verme‘ diyor. Devlet, burayı kapatarak, rehabilite etmeli. Yapmazsa ne olacak? Elimizde Yargıtay 5’inci Ceza Dairesi’nin emsal kararı bulunuyor. Bu zeytin yasasını görmezden gelerek tekrar tekrar ÇED verirseniz, görevinizi kötüye kullanmış oluyorsunuz. Buraya bir daha ÇED izni verirlerse, izin verenler hakkında görevi kötüye kullandıkları gerekçesiyle şikayette bulunacağız“ dedi.
‚Hurma zeytinin yetiştiği tek yer‘
Slow Food Sözcüsü Sosyolog Engin Önen ise köyün sınırları içerisinde aynı anda faal olan 4 taş ocağının bulunduğunu, bu tür tesislerin insan ve çevre sağlığını ciddi anlamda tehdit ettiğini kaydetti. Engin Önen, „Patlamalar, gürültüler, toz duman. Bu köy, yarımadanın zeytincilik merkezi. Herkesin geçim kaynağı zeytincilik. Hurma zeytin sadece burada olur. Bunları hiçe saydılar. Köyün içinde bir taş ocağı ile başladık, daha sonra bunlarla uğraşırken baraj koruma sahasında başka bir taş ocağı faaliyete geçti“ dedi. Bölgede zeytinliklerin, meraların, henüz tescillenmemiş bir sürü Roma mezarının olduğunu, fakat alanda büyük iş makinelerinin çalıştığını söyleyen Önen, sözlerini şöyle sürdürdü:
„Oysa bölgede muazzam bir kültürel miras var. Buranın kendi değerleri var. Biz taş ocağına karşı değiliz, ama yer seçimine özen gösterilmeli. Taş ocakları denetlenmeli ve rehabilite edilmeli. Halk istemiyor, yasalara da aykırı. Bu ısrar neden, anlamak mümkün değil. Germiyan, Çeşme Yarımadası’nın biraz pamuklara sarılarak korunması gerekiyor. Buranın yerel kültürel değerleri var, doğal üstünlükleri var. Bunlar hiçe sayılıyor ve hemen taş ocakları açılıyor, RES’ler kuruluyor. Artık buranın kapatılması gerekiyor. Kaç kez durdurma kararı alınabilinir ki?“
‚İşin tadı kaçtı‘
Mahalle sakinlerinden Nazım Yılmaz, „Bu köyde yaşıyoruz, zeytinliklerimiz var. Eşimle bir gün zeytin toplamaya gittik. Gördüğümüz manzara bizi şoke etti. Her taraf toz içindeydi. Zeytinleri toplayamadık, geri döndük. Yağmurun yağmasını bekledik“ dedi.
Köylülerden Nuran Erdem de taş ocaklarının hem evlere, hem de zeytin ağaçlarına zarar verdiğini, zeytin ağaçlarının sağlığının bozulduğunu vurguladı. Herkesin geçim kaynağının zeytin olduğunu anımsatan Erdem, ağaçların korunması gerektiğine dikkat çekerek „Tesisi kapat aç, kapat aç, bu işin tadı kaçtı. Biz buralara turizmin gelmesini istiyoruz. Biz bir şeyler yapmaya çalışırken, diğer taraftan yıkmaya dökmeye çalışıyorlar. Biraz hassasiyet olsun“ diye konuştu.
‚Bu nasıl çelişki‘
Süleyman Özer isimli mahalle sakini de vatandaşların yaşadığı sağlık sorunlarına değinerek „Sağlık Müdürlüğü’ne başvuruda bulunduk. Ama bizimle ilgilenen yok. İlgilenen olmadığı gibi, var olan taş ocaklarını da genişletmeye çalışıyorlar. Yargı kararlarını uygulamıyorlar. Yabancı ülkelere karşı hukuk ile ilgili şeylerde ‚Biz hukuk devletiyiz, yargı kararı geçerlidir‘ diyorlar, ama bizim kazandığımız davalarda yargı kararı uygulanmıyor. Bu nasıl bir çelişki“ sözleri ile tepki gösterdi.
[ad_2]
Devamini oku >>