[ad_1]
Naipaul’un ailesi, yazarın dün gece İngiltere’nin Wiltshire kentindeki evinde yaşamını yitirdiğini duyurdu. Yazarın yaşlılığa bağlı olarak son dönemde sağlığının kötüye gittiği belirtildi.
„Nehrin Dönemeci“, „Taklitçiler“ ve „Gelişin Bilmecesi“ romanlarıyla tanınan yazar, yapıtlarında sömürgeciliği ve sömürge toplumlarının siyasi ve kültürel psikolojisini irdelemişti.
Naipaul, 2001 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülmüş, İsveç Akademisi ödülün „sezgili anlatımını dürüst ve şaşmaz gözlemleriyle birleştirip bizleri bastırılmış tarihlerin varlığı görmeyen zorlayan yapıtları için“ yazara verildiği açıklamıştı.
KİMLİK, SİYASET VE EDEBİYAT
V.S. Naipaul, 17 Ağustos 1932’de Karayipler’de İngiliz sömürge yönetimi altındaki ada ülkesi Trinidad ve Tobago’da dünyaya geldi. Hint asıllı ailesi, 19. yüzyılda Hindistan’dan sözleşmeli işçi olarak bölgeye göç etmişti.
Naipaul, 1950 yılında kazandığı bursla eğitim için İngiltere’ye gitti. Oxford Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı okudu.
Mezun olduktan sonra yazarlığa başladı. Bir dönem sömürge ülkesinden gelen bir vatandaş olarak İngiltere’de iş bulmakta zorlandı. Nihayet BBC Dünya Servisi’nin radyosunda o dönemde Batı Hint Adaları Federasyonu çatısı altında birleşen Karayip ada ülkelerinin edebiyatını ele alan bir program yapmaya başladı.
Naipaul, batılıların Yeni Dünya’daki sömürgelerindeki halkların tarihine ve kaderine kayıtsızlığını eleştirdi.
Yazar, 2000 yılında verdiği bir söyleşide yazarlık serüvenini şöyle özetlemişti:
„Benim gibi Yeni Dünya’dan gelen bir kişiyseniz, insanların oraya taşıdıkları absürt fantezileri ve bu sebeple başlarına açtıkları belaları açıkça görebiliyorsunuz. Yeni Dünya’nın tarihi bize öğretmediler. Kötülükten değil, cehaletten, kayıtsızlıktan, bu küçük adaların tarihinin önemli olmadığının düşünülmesinden. Bu benim öğrenmek zorunda olduğum bir şeydi ve yazmak bana bunu sağladı. İnsan verili bilgiyle başlayamıyor işe, kendini bilgiye yazması gerekiyor.“
EDEBİYAT SERÜVENİ
Naipual ilk romanı „Mistik Masajcı“yı 1957 yılında yayımladı. 1959 yılında yayımladığı „Miguel Sokağı“ adlı öykü kitabıyla Somerset Maugham Ödülü’nü kazandı.
Ertesi yıl yayınladığı „A House for Mr. Biswas“ (Bay Biswas için Bir Ev) romanı edebiyat çevrelerinin dikkatini çekmeyi başardı. Hayatı içinde yaşadığı sömürge toplumunun koşullarıyla sınırlanan bir adamın hayatını anlattığı roman babasının ve kendi yaşamından izler taşıyordu.
Sömürge ülkelerindeki batılılaşma paradoksunu ele aldığı „Taklitçiler“ romanını 1967’de, Afrika’da sömürgecilik üzerine düşünceler barındıran „In a Free State“ (Özgür Bir Ülkede) romanı 1977’de yayımlandı.
Afrika, 1979’da yayımladığı „Nehrin Dönemeci“ romanının da fonunu oluşturuyordu.
Naipaul, 1987 yılında başyapıtı sayılan, kendi yaşam öyküsünden izler taşıyan „Gelişin Bilmecesi“ romanını yayımladı.
Naipaul ilerleyen yıllarda dünyayı dolaşarak çok sayıda inceleme yazısı ve seyahat kitabı yazdı. Atalarının ülkesi Hindistan’ı 3 kez ziyaret etti. Hindistan kültürüne ve siyasetine dair yorumlarda bulundu.
İran, Pakistan ve Endonezya’yı gezerek İslam toplumlarını ele aldığı „İnananlar Arasında“ ve „İnancın Ötesinde“ kitaplarını yazdı.
„SANATI HARİKULADE AMA SİYASETİ BERBAT“
Naipaul, yıllar içinde sömürge toplumları ve halkları hakkındaki aşağılayıcı sözleri tartışmalara sebep olmuştu. Yazar Hindistan için „köle toplumu“ olduğunu, Afrika’nın „bir geleceği olmadığını“ öne süren, Hintleri ve Afrikalıları aşağılayan ifadeler kullanmıştı.
Trinidad Tobagolu yazar C. L. R. James, Naipaul’u „Batılıların söylemek isteyip söyleyemediklerini dile getirmekle“ suçlamıştı.
İngiliz edebiyat eleştirmeni Terry Eagleton Naipaul hakkında „Sanatı harikulade ama siyaseti berbat“ değerlendirmesinde bulunmuştu.
[ad_2]
Devamini oku >>