[ad_1]
Görülme sıklıkları fazla olmasa da şaşırtıcı belirtileri olan ruhsal hastalıklar var. Habertürk’ten Ceyda Erenoğlu’nun haberine göre bu hastalıklar çok çeşitli ve duyanı hayrete düşürecek kadar ilginç. Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Alper Evrensel, farklı nedenlerle ortaya çıkan ve farklı belirtiler taşıyan ilginç ruhsal hastalıklarla ilgili çarpıcı bilgiler verdi.
1) ANNE BABASININ BENZERLERİYLE YER DEĞİŞTİRDİĞİNİ DÜŞÜNME
Capgras Sendromu: Bu hastalar genellikle yakın akraba olduğu bir kişinin tıpatıp benzeriyle yer değiştirdiğine inanır. Örneğin bir şizofreni hastası, hastaneye kendisini ziyarete gelen anne babasını onların benzeri olmakla ve kendi gerçek anne babasının yerine geçmekle suçlamaktaydı. Yani hastaya göre birileri gerçek anne babasını kaçırmış, saklamış ve tıpatıp benzeri haline dönüşüp onların yerine geçerek hastanın yanına gelmişti. Bu düşüncenin altında bir tür paranoya yatmakta gibi görünse de aslında bu durum hastayı yaşadığı çatışmadan kurtaran bir savunma mekanizması rolü de oynayabilir. İşin ilginç yanı bu durum cansız nesnelere karşı da yaşanabilmektedir. Konunun güzel bir örneği Capgras sendromu görülen hastalardan birinin yazdığı şu cümleden anlaşılabilir: “Aşağıda küçük bir derenin aktığı, ağaçlık ve dik bir yamaca gelene kadar yürüdüm. Orada oturup biraz dinlendim. Sonra saatimi inceledim. Bunun benim saatim olmadığını düşündüm. Polis tarafından yapılmış iyi bir taklitti. Bu yüzden onu dereye attım.
2) SADECE DERİ VE KEMİKTEN OLUŞTUĞUNA İNANMA
Cotard Sendromu: Hastalar kendisinin ve dış dünyanın varlığını inkâr ederler. Sıklıkla şizofreni ve ağır depresyon olgularında görülür. Cotard’ın 1880 yılında tanımladığı ilk olgu beyni, sinirleri, göğsü ve iç organlarının bulunmadığına, yalnızca deri ve kemikten ibaret olduğuna, ne Allah ne de şeytanın varlığına ve kendisinin ölümsüz olup sonsuza dek bu hâlde yaşayacağına inanan 43 yaşında bir kadındır. Ölü olduğuna inanıp kefene sarılarak tabuta yerleştirilmesi için ısrar eden bir başka olgu daha bildirilmiştir. Midesinin olmadığına inanan diğer bir hasta ise şunları söylemiştir: “Midem yok, asla açlık hissetmiyorum, yediğim zaman yiyeceklerin tadını alıyorum ama boğazımdan geçtikleri anda sanki bir deliğe düşüyorlarmış gibi geliyor.” Bu hastalarda görülen en ilginç durum ölü olduklarına inanmalarına rağmen intihar etmeye çalışmalarıdır.
3) BABA ADAYLARININ HAMİLE EŞLERİ GİBİ HİSSETMESİ
Couvade Sendromu: Baba adaylarının, eşlerinin gebelikleri boyunca, doğum sırasında ya da her ikisinde birden, çeşitli fiziksel belirtilere yakalandığı bir bozukluktur. Eşinin gebeliği sırasında bulantı, karın ağrısı çeken, yaşadığı diş ağrıları nedeniyle 8 azı dişi dışındaki dişlerinin tamamı çekilen ve eşi emzirirken memeleri ağrıyan bir olgu bildirilmiştir. Bu durumun aşırı empati nedeniyle ortaya çıktığı düşünülmektedir.
4) TANIDIĞI BİRİNİN KENDİSİNE AŞIK OLDUĞUNA İNANMA
De Clerambault Sendromu (Erotomani): Hasta, tanıdığı birinin kendisine aşık olduğuna inanmaktadır. O kişinin bundan haberi yoktur hatta hastayı tanımıyor bile olabilir. Hasta ona aşık olmadığı halde muhatabının kendisine aşık olduğuna ama bu aşkını doğrudan sözle değil üstü kapalı mesajlarla hissettirmeye çalıştığına inanmaktadır. Bu doğrultuda gündelik normal etkinliklerinden anlam çıkarır ve bunları kendisine yönelik gizli aşk mesajları olarak yorumlar. Sosyal medya hesabındaki profil fotoğrafından ya da paylaşılan içeriklerden anlam çıkarması da bunun örnekleri arasındadır. Anlam çıkarmaya en çok paylaşılan şarkı sözleri müsaittir.
5) BACAKLARININ KESİLMESİNİ TALEP ETME
Apotemnofili (Vücut bütünlüğüne ilişkin kimlik bozukluğu): Bu hastalığı olan kişiler bedenlerinin bir uzvunun kendilerine ait olmadığını, o uzva karşı yabancılık çektiklerini, varlığından son derece rahatsızlık duyduklarını söyleyerek ondan kurtulma çabası içine girerler. Genelde bacaklarının kesilmesini talep ederler. Kol ya da parmağının kesilmesi için hekimlerden yardım isteyen veya kendi imkanları ile kesmeye çalışanlar vardır. Olgulardan biri gözüne asit döktürerek kendisini kör ettirmiştir. Yabancılık duydukları uzuv kesildikten ya da işlev göremez hale geldikten sonra yaşadıkları tüm sıkıntının geçtiğini ve rahatladıklarını belirtmektedirler. Böyle bir duruma nasıl bir beyin aksamasının ya da psikolojik mekanizmanın neden olduğu henüz bilinmemektedir.
6) YANIK KUMAŞ GİBİ KOKTUĞUNU DÜŞÜNME
Olfaktör Referans Sendromu: Kişinin bedeninden kötü koku yayıldığı düşüncesinin olduğu bir bozukluktur. Bunlar ter ya da dışkı tarzında bedene ait kokular olabileceği gibi; Yanık kumaş, çöp, çürümüş soğan, gübre, bozulmuş balık kokuları da olabilir. Hasta kokuyu kendi duyumsamasa da çevresindeki insanların davranışlarından anlam çıkarıp kendisinden uzaklaştıklarına inanarak kötü kokuyormuş sonucuna varabilir. Bu durumdaki hastalar normal insanlara oranla çok daha fazla banyo yapıp parfüm kullanmalarına ve gayet güzel kokmalarına rağmen iğrenç koktuklarını düşünür. Aralarında günde bir şişe parfüm bitirenler bile vardır. Bu nedenle uzun mesafeleri toplu taşıma araçlarına binmeyerek yürür, sinema ve okul gibi sosyal ortamlara girmekten kaçınır ve genelde evde zaman geçirirler. Flört etmeye cesaretleri yoktur.
[ad_2]
Kaynak