fbpx
Saglik

Kayıp hepatitli kalmasın

[ad_1]

Karaciğeri etkileyen bir enfeksiyon türü olan hepatit C, tedavi edilmediği takdirde siroz ve karaciğer kanserine sebep olabiliyor. Hepatit C ile yaşayanların %60-80’inde, hastalik ilerleyene kadar belirti görülemediği için de sinsi bir hastalık olarak kabul ediliyor. Şikayet olduğunda da en sık rastlanan halsizlik ve kırgınlık ise karaciğer hastalığına özgü olmayan genel şikayetler olup, hastanın hekime başvurması gecikiyor.

Dünya Sağlık Örgütü önderliğinde toplam 194 ülkenin katıldığı “Viral Hepatitlerin Eliminasyonu” programı, 2030 yılına kadar ülkeler bazında toplumdaki hepatit B ve hepatit C’li kişilerin %90’ına tanı konulmasını; tanı konulanların en az %80’inin tedavi edilmesini ve böylece viral hepatitlere bağlı ölümlerin %65 oranında azaltılmasını hedefliyor.

Dünya genelinde halen yaklaşık 71 milyon kişide viremik (aktif üreyen) olarak bulunan hepatit C; sinsice ilerleyerek karaciğer hasarı, siroz ve kansere sebep olabiliyor.

Türkiye’de ve dünyada küresel bir sağlık sorunu haline gelen hepatit C, dünyada her yıl yaklaşık 399 bin kişinin ölümüne neden oluyor. Kronikleşmesi durumunda yavaş ilerleyen bir hastalık olan hepatit C, hastaların %20 ila 30’unda, 10-30 yıl içinde karaciğer sirozuna neden olabiliyor. Siroz gelişen hastaların her yıl %1 ila 5’inde karaciğer kanseri görülebiliyor. Bu evrede takipsiz ve tedavisiz vakaların %15 ila 20’si ölümle sonuçlanıyor.

Hepatit C sinsi bir hastalık olduğu için hastalar virüsü taşıdıklarının farkında değil. Hepatit C virüsü bulaşma riskini azaltmak mümkün. Herhangi bir ameliyat geçirmiş, 1996 yılı öncesinde kan ve kan ürünleri ya da organ nakli almış;steril olmayan ortamda manikür, pedikür, dövme, piercing uygulamaları ve diş tedavisi yaptırmış; toplu sünnet olmuş ve bir kere bile ortak ustura/jilet kullanmış kişiler büyük risk taşıyor. Hemodiyaliz hastaları, ailesinde karaciğer hastalığı bulunanlar, çok partnerli cinsel hayatı olanlar, damar içi madde kullananlar da hepatit C ile infekte olma ihtimali yüksek gruplardır.

Konunun önemine değinerek Dünya Hepatit Günü’nde konuşan İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Sabahattin Kaymakoğlu, kayıp hepatitli kalmasın diyerek bu risk gruplarındaki kişilerin teşhis için kan tahlili yaptırmalarını önerdi. “Ülkemizde bu hastalığın görülme sıklığı %0.5-%0.9 arasında değişmektedir. Ancak, hepatit C sinsi bir hastalık olduğu için hastalar virüsü taşıdıklarının farkında değil. Hastalığın ileri evrelerinde sağlık kuruluşlarına başvurdukları için de tedavi süreçleri daha uzun ve ağır olabiliyor. Hastaya faydalı olunabilecek yıllar boşuna kaybediliyor. Maalesef ülkemizde hepatit C’li olduğu halde bunu bilenlerin oranı %13, dolayısıyla ciddi bir farkındalık sorunu var. 2018 yılında halen aramızda virüsü taşıdığını bilmeden yaşayan yaklaşık 300.000 aktif hepatit C’li hasta var” dedi. Prof. Dr. Kaymakoğlu, “Hastalığın erken evrede tanınabilmesi için de 1996’dan önce kan-kan ürünü alan; ameliyat geçiren, diyaliz tedavisi gören, damar içi madde kullanan; steril olmayan ortamlarda diş tedavisi ve manikür, pedikür, dövme, piercing uygulamaları yaptıran, çok partnerli cinsel hayatı olan ve ailesinde karaciğer hastalığı bulunan kişilerin basit bir kan testi ile hepatit C virüsünü taratmaları son derece önem taşıyor” diyerek hastalığa dikkat çekti.

Bulaştıktan sonra sinsice ilerleyen hepatit C’nin, tedavi edilmezse siroz ve karaciğer kanserine kadar ilerleyerek ölümle sonuçlanabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Kaymakoğlu; “Günümüzde etkili, kısa süreli ağızdan alınan hap tedavileri ile hepatit C virüsünden tamamen kurtulunabiliyor ve kişi tertemiz bir hale geliyor. Dolayısıyla basit bir tarama ile erken dönemde farkedilecek hepatit C’nin ileride sizi ciddi bir karaciğer hastası yapmasının önüne geçebiliyorsunuz. Öte yandan hepatit C virüsü, ortak tabak veya bardak kullanımıyla, sarılma, öpüşme ya da tokalaşma ile bulaşmıyor” dedi.

[ad_2]

Kaynak

Cok okunan

To Top