[ad_1]
Türkiye Alerji ve İmmünoloji Derneği (AİD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Aslı Akkor Gelincik, bebelik döneminde anne adaylarında alerjik nezle, astım, kurdeşen, besin, böcek ve ilaç alerjisi gibi çeşitli alerjik hastalıklar görülebileceğini kaydetti.
Özellikle alerjik hastalıklara genetik olarak yatkınlık taşıyan, tıp dilinde „atopik“ diye tanımlanan kişilerde, gebelik döneminde duyarlı olunan alerjenle karşılaşmalarında çeşitli reaksiyonların görülebileceğini ifade eden Gelincik, bu durumun doğru tanı ve tedaviyle kontrol altına alınabileceğini vurguladı.
Gebelik döneminde alerjik hastalık belirtilerinin artabildiğini ya da azalabildiğini anlatan Gelincik, „Nefes darlığı, hışıltı, öksürük nöbetleriyle görülen astım özellikle gebeliğin son döneminde gece yattıktan sonra artabilir. Ayrıca gebelik döneminde alerjik hastalıklar başka klinik durumlarla karışabilir. Örneğin gebelikte dolaşım hızının artması ve damarların genişlemesi sonucu görülen ‚vazomotor rinit‘ alerjik nezle belirtilerini taklit edebilir ve yine gebelikte beliren kaşıntı ürtikerle karışabilir“ diye konuştu.
„GEBELİKTE, DERİ TESTLERİ VE BÖCEK ALERJİSİ TANI TESTLERİ YAPILMAMALI“
Alerjik hastalıkların tedavisinde üç temel yol izlendiğini aktaran Gelincik, bunların korunma, ilaç tedavisi ve immunoterapi denilen aşı tedavisi olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Gelincik, korunmanın başlıca belirtilere neden olan alerjen ve tahriş edici maddelerden kaçınma esasına dayandığını belirterek, şunları kaydetti:
„Örneğin belirli bir besine ya da ilaca bağlı kaşıntı, kızarıklık yaşayan hastanın o besini tüketmemesi ya da ilacı kullanmaması korunma olarak sayılabilir. Ev tozu akarına duyarlı kişinin bu dönemde ev temizliğini yaparken maske kullanması, yatak malzemelerini yüksek derecede makinede yıkaması, toz tutan tekstil ürünlerini evinden uzaklaştırması diğer örneklerdir. Korunma önlemlerinin uygun şekilde belirlenebilmesi için mümkünse gebelik öncesi dönemde alerjik belirtiler yaşayan kişilerin alerji uzmanlarına başvurması ve duyarlı oldukları etkenlerin çeşitli test yöntemleriyle ortaya konması önerilmektedir.“
Gebelik öncesinde, kişinin hangi alerjenlere karşı duyarlı olduğunun bilinmesi ve gebelik döneminde riskli alerjik belirtilere yol açma ihtimali olan ilaçların kullanılmaması gerektiği uyarısında bulunan Gelincik, „Deri testleri ve böcek alerjisi tanı testleri anne adayı ve bebeği düşünerek yapılamamalı“ dedi.
„GEBELİKTE AŞI TEDAVİ ÖNERMİYORUZ“
Alerjik hastalıkların belirtilerini kontrol altına alan antihistaminik ve kortizonlu ilaçların başlıca ilaç tedavisini oluşturduğunu dile getiren Gelincik, alerjik hastalığı olanların gebe kaldıklarında alerji hekimlerine giderek kullandıkları ilaç hakkında bilgi vermeleri gerektiğini belirtti.
Gebelikte ilaç kullanımına dikkat edilmesi gerektiğine işaret eden Gelincik, „Genellikle bebeğin organ gelişimini tamamlandığı ilk üç ayda ilaç kullanımı doktor kontrolünde kısıtlanmalı. Alerjik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar ‚kategori B‘ denilen güvenli alternatifleriyle değiştirilmeli. Bu dönemde bu kategoriye giren belirli antihistaminikler, lökotrien reseptör antagonistleri, inhaler steroid ve bronş genişleticileri güvenle kullanılabilir“ diye konuştu.
Gelincik, özellikle astımı olan anne adaylarının, hastalıklarının ciddiyetlerine göre hekimlerinin belirlediği sıklıkta kontrollerine gitmesi ve ve uygun görülen tedaviyi kullanması gerektiğini dile getirdi.
Aşı tedavisinin özellikle solunum alerjilerinin ve böcek alerjisinin tedavisinde uygulanan kişinin duyarlı olduğu alerjene karşı yanıtsızlık, yani tolerans durumu geliştirmeyi hedefleyen uzun bir tedavi yöntemi olduğunu anlatan Gelincik, „Gebelik döneminde aşı tedavisine kural olarak başlanılmamalı ama gebelik öncesi dönemde başlanmış olan tedaviye uygun dozlarla doktor gözetiminde devam edilmeli“ dedi.
[ad_2]
Kaynak