fbpx
Magazin

İz bıraktık

[ad_1]

Onlarca değerli gazetecinin emek verdiği HT Magazin’in son kadrosunda yer alan isimler…
Kenan İmirzalıoğlu ile Sinem Kobal’ın nikâh masasında sonlanan aşkını HT MAGAZİN ortaya çıkardı.

Firari gazeteci Can Dündar’ın Boğaz ortasındaki romantik kaçamağını HT MAGAZİN görüntüledi.

Kaan Tangöze’nin Kıvılcım Ural’la yasak ilişkisi HT MAGAZİN objektifleri tarafından belgelendi.

Türkiye, HT MAGAZİN ile 1 Mart 2009’da tanıştı. Uyuşturucu suçundan cezaevine giren ünlü popçu Deniz Seki’nin cezaevindeki ilk fotoğrafının yer aldığı ilk sayı, haftalarca konuşuldu.

Bir sosyal medya kullanıcısının ortaya attığı, oyuncu İnan Ulaş Torun’un sevgililerine şiddet uyguladığı iddiasını HT MAGAZİN sayfalarına taşıdı.


Cem Yılmaz’ın büyük gizlilik içinde çektiği filmi ‘Yahşi Batı’nın Kemerburgaz’daki setini ilk kez HT MAGAZİN fotoğrafladı.

Atletico Madrid ve Barcelona’da zirveye yükselen Arda Turan’ın doğup büyüdüğü Bayrampaşa’da mahalenin çocuklarıyla buluşmasını ve tek kale maç yaptığı anları herkes HT MAGAZİN’de okudu.


HT MAGAZİN, Taksim metrosunda ünlü popçu Çelik’i sokak müzisyeni kılığına sokarak yaptığı sosyal deneyle büyük ses getirdi.

HT KULÜP / REŞAT BALCIOĞLU

10 yıldır cemiyet hayatının nabzını tutan HT Kulüp ailesi olarak bizimle birlikte gecesini gündüzüne katan muazzam emekleriyle bizi rakiplerimizden bir adım öne çıkaran değerli ekip arkadaşlarımıza ve bizi hiçbir zaman yalnız bırakmayan okuyucularımıza can-ı gönülden teşekkür ediyoruz. Emeğinize, yüreğinize sağlık…

Teşekkürler…

İş, siyaset, sanat ve sosyete dünyasından en özel haberler, renkli davetler ve muhteşem açılışlarla 10 yıl boyunca süregelen yolculuğumuzun gazete kısmını sevgiyle uğurluyoruz. Yeni başlangıç ve yeni umutlarla HT Kulüp ailesi olarak internet portalımız HTKULUP.COM ve BloombergHT ekranlarında yayınlanan BloombergHT Magazin, Habertürk ekranlarında yayınlanan HT KULÜP programlarımızla en özel haberlerimizle sizlerle olmaya devam edeceğiz.

VEDA DEĞİL BU DAHA BAŞLANGIÇ

GAZETEMİZ Habertürk sayfalarında son kez siz değerli okuyucularımızla birlikteyiz. 1 Mart 2009 tarihinde başladığımız bu onurlu, dürüst, ilkeli, tarafsız haberciliğimizi HT Kulüp ailesi olarak ödün vermeden 10 yıl boyunca sürdürdük. Hayatın her alanında olduğu gibi iş hayatında da alınan belirli kararlar ekonomikve duygusal sonuçlar doğurabiliyor.

Yukarıda fotoğraflarını yayınladığımız mesai arkadaşlarımızı belki de ilk kez görüyorsunuz oysa her gün her saat 10 yıl boynca birlikteydik. Emeğimizle sizlere her gün yeni, doğru, tarafsız, haberlerimizi buluşturmak için çalıştık. Bizler eminiz ki, siz okuyucularımız bizi çok sevdiniz. HT Magazin gazetemizin HT Kulüp sayfası, sizlerin ilgi ve desteğiyle magazin basınında en çok okunan sayfalardan biri oldu. Bu gururu bu mutluluğu bizimle her gün paylaştınız. Kimi zaman sayfamıza konu olan haber öznelerimizle tartıştık, kimi zaman güldük geçtik, kimi zaman kızdırdık ama hiçbir zaman kavga etmedik. Biliyorduk ki biz doğru olan her şeyi yazmakla yayınlamakla mükelleftik, tarafsız ve ilkeli duruşumuz bizi zirveye taşıdı. Medya sektöründe son yıllarda hızla gelişen iletişim teknolojisindeki olağanüstü gelişmeler medya endüstrisini de, onu 21. yüzyıla taşıyacak kararlar almasında en büyük etken. Belki bundan sonra sayfalarımızda sizlerle birlikte olamayacağız ancak HT Kulüp ailesinin büyük özveriyle marka haline getirdiği sektörün tartışmasız en iyi iş, siyaset, sanat ve cemiyet hayatının haber portalı htkulup.com internet sitesinde yolumuza devam edeceğiz. Bunun yanı sıra Bloomberg HT ekranlarında her salı akşamı Bloomberg HT Magazin isimli programımız ve Habertürk ekranlarında yayınladığımız HT Kulüp programlarımızla yine birlikte olacağız.

10 yıl boyunca bize desteğini hiçbir zaman esirgemeyen, en iyi şartlarda habercilik yapmamız için her daim arkamızda duran yöneticilerimize, her satırında, virgülünde, fotoğrafında, haberinde emeği geçen bütün mesai arkadaşlarıma ve siz değerli okuyucularımıza sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Bu bir veda değildir, BU DAHA BAŞLANGIÇ.

Reşat Balcıoğlu HT Kulüp Genel Yayın Yönetmeni

 
MEHMET ÇALIŞKAN: İşte öyle bir şey

TELEFONUM ÇALDI.

– Yakında Habertürk Gazetesi’ni kuracağız. Senin de bizimle çalışmanı istiyoruz.

Fakülte ikinci sınıftan beri içinde olduğum gazetecilikte yeni bir heyecan, yeni bir anlayış…

– Teşekkür ederim. Neden olmasın? Hepimize hayırlı olsun.

Oldu…

Habertürk Gazetesi’ne ve gazeteciliğe elimden geldiğince, aklımın yettiğince katkıda bulunmak için yola çıkmanın üzerinden 10 yılın hangi arada bu kadar çabuk geçtiğini Ciner Yayın Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kenan Tekdağ’ın ‘Değerli çalışma arkadaşlarımız’ başlıklı yazısını e-mail adresimde görmemle idrak edebildim.

Arşive girip 10 yılda yaptığım haberlere bakarken, benliğimi saran iç yangınları eşliğinde zihnimde kelimelenen düşünceler şöyleydi:

Hülya Avşar’ı röportaj için ne zor ikna etmiştim.

‘Yahşi Batı’nın setini bulmak için ne çok uğraşmıştım.

Boşandığınızı yalanlamıştınız ama üç gün sonra boşandınız. Neden haberimi yalanlamıştınız, derdiniz neydi Allah aşkına?

Türk sineması hakkında ne çok haber yapmışım. Vallahi iyi haberlerdi.

Röportajlar için, yazı dizileri için gazetede sabahlamama değdi yahu. Set izlenimleri yapmak çok heyecanlıydı.

İşte böyle sürdü gitti…

Sonra…

Duygular şelale halinde. Üzüntü ve gurur harman olmuş. İşte o anlarda bazen yazamıyor ya insan.

Öyle durumlarda bir şiir, bir şarkı sözü duyguların en iyi tercümanı oluyor.

Hani eski bir resme bakarken

Hani yılları sayar da insan

Hani gözleri dolar ya birden

İşte öyle bir şey

İşte öyle bir şey…

Çalışma metodunu dinamik ve çağdaş ilkeler üzerine kuran çalıştığım kuruma ve gazeteciliğe bir katkım olduysa ne mutlu bana.

Yeni bir heyecanla yeniden görüşmek üzere.

Sağlıcakla kalın…

BÜLENT İPEK: Bir renkli dünya hikayesi

KURULUŞUNDAN bu yana içinde olduğum Habertürk Gazetesi bugün son kez elinizde. Artık kâğıt baskı olarak yayınlanmayacak.

Bundan yaklaşık 10 yıl önce “Bu devirde yeni gazete tutmaz” telkinlerine aldırmadan gazeteciliğe başladığım ve 13 yıldır çalıştığım Sabah Gazetesi’nden biraz tedirgin, biraz heyecanlanarak ayrılarak Habertürk ve gazetenin günlük eki HT Magazin’de çalışmaya başladım.

Memet Güler yönetiminde bir araya gelen genç ve heyecanlı magazin ekibi olarak, Türkiye’nin en farklı gazetesinin en farklı magazin ekini çıkarma iddiasıyla 1 Mart 2009’da yayın hayatına başladık.

Muhabir olarak geldiğim HT Magazin’de 2 yıl sonra meslek büyüğümüz Ateş Çelik’in ayrılmasıyla haber müdürlüğü yapmaya başladım. Güler’den yayın yönetmenliği görevini devralan Kadir Kaymakçı’nın 2.5 yıl önce yazı işleri müdürlüğüne atanmasıyla HT Magazin’in yayın yönetmenliği görevini devraldım.

Onlarca değerli gazeteci ve yazarla Türkiye’nin en farklı magazin eki iddiamızı sürdürdük. Gülümseten ve hayata anlam katan pozitif haberler peşinde koştuk. Sayfalarımızın çoğunu sinema, tiyatro ve müzik haberlerine ayırarak eğlence sektörünün nabzını tutan gazete olduk. Magazinin bıçak sırtı alanlarında vicdanımızın sesini hep duyarak insanları üzmemek, kırmamak için özen gösterdik.

Sabahları vapurda “Kaç kişi Habertürk okumaya başlamış?” diyerek yolcuların elindeki gazeteleri saydığım yayınlanmaya başladığımız ilk yıllardan bugüne, Türkiye’nin en etkili gazetesi haline gelen Habertürk’te çalışmanın gururunu hep yaşadım. Bu gururda payı olan, kuruluşundan bugüne kadar yolu HT Magazin’den geçen, emek veren onlarca çok değerli muhabire, editöre, sayfa sekreterine, yazara, asistana, stajyere, yöneticilere, genel yayın yönetmenimiz Selçuk Tepeli’ye, kurucu genel yayın yönetmenimiz Fatih Altaylı’ya ve gazete yönetimine teşekkür ederim.

En büyük teşekkürü bize bugüne kadar sahip çıkan değerli okurlarımıza ediyorum. Biz çalışanlar, sanat dünyasının saygın temsilcileri ve siz okurlar HT Magazin’le hep beraber bir renkli dünya hikâyesi yazdık. Yeni hikâyelerde buluşmak dileğiyle, hoşçakalın…

En taze haberler! Güngör Abi’de

CEMİYET ve iş dünyasının en genç üyeleri ve en taze haberleri (!) her pazar mizahi nostalji yazarımız Güngör Denizaşan’ın köşesinde yer aldı. Çalışkanlığı, titizliği ve muzip kişiliğiyle enerjimizi diri tutan Güngör Abi’mize özel olarak teşekkür ediyorum.



TARTIŞMA KLASİĞİ

HABER gündeminin hızla değiştiği magazin ortamında tartışmalı konuları masaya yatıran HT Masa, magazin klasiği haline geldi. Masa’nın dinamik ekibi Reşat Balcıoğlu, Esin Övet, İpek Durkal, Oben Budak ve isim babası Kadir Kaymakçı’yla her pazar ünlüler dünyasını masaya yatırdık.

KADİR KAYMAKÇI: Hoşçakalın!

MİLATTAN önce 59’da günlük resmi haberlerin kaydedildiği belgelere, Acta Diurna’ya, ‘ilk gazete’ diyenler var.

Bugün bildiğimiz anlamda basılan ilk gazetenin halkla buluştuğu tarihse yaklaşık 400 yıl öncesine, 1600’lü yılların başına denk geliyor.

Osmanlı’da ilk gazete Fransız İhtilali sonrası 1700’lerin sonunda Fransızca çıkmış. İlk Türkçe gazete Takvim-i Vekayi 1820’lerde yayın hayatına “Merhaba” demiş…

Bugün elinizde 3414. sayısını tutuğunuz HABERTÜRK de tıpkı yukarıdaki gazeteler gibi tarihte yerini alacak; aldı…

Bilmem kaç yüzyıl sonra birileri, yine bir gazete kapanırken (artık o gazete neye benzerse) internette Türkiye’de çıkan gazetelere bakarken HABERTÜRK logosuna rastlayacak…

Böyle düşününce içim burkuldu doğrusu…

İlk gününden son sayısına kadar her anında bir yerlerinde adımın geçtiği gazetemize veda etmenin bu kadar ağır olacağını düşünmemiştim…

Michael Stipe, R.E.M. dağılma kararı aldığında “Bir partiye katılmanın püf noktası, partiden ne zaman ayrılacağını bilmektir…” demişti.

Sanırım benim sorunum bu! Katıldığım partilerden ne zaman ayrılacağımı hiç bilmiyorum… Ya çok erken terk ediyorum, ya çok geç… Hayatımdaki bütün sonlar gibi bir kez daha bir son karşısında ne söyleyeceğimi bilmiyorum işte.

Uzun, güzel bir rüyanın uykusundan uyandım, sersem gibiyim…

Yüzümdeki sakallardan utanmasam ağlayacağım…

İlk günden bu yana bu rüyada yanımda olan, bana destek veren herkese çok çok teşekkürler…

Şimdi yeni rüyaların peşinde koşma zamanı…

Başka bir rüyada buluşana kadar…

Hoşçakalın…

ESİN ÖVET: Bu bir son değil yeni bir başlangıç

NE anlatsam, nereden başlasam, inanın bilemiyorum. Duygularım karmakarışık.

Çocukluğum Cağaloğlu’nda geçti. Hürriyet binasının önünden geçerken heykellere dokunur, o binalarda çalıştığımı hayal ederdim. Ablam Günaydın Gazetesi’nde çalışırken okuldan kaçar, Günaydın Gazetesi’nin Cağaloğlu’ndaki binasına giderdim. İkitelli’deki Sabah Gazetesi’nin muhteşem binasında, 1994’te başladım mesleğe. Binanın tam ortasında matbaası bulunan harika bir yerde.

AH O GAZETE KOKUSU

Hani yeni neslin hiç bilmediği, elinizi boyayan gazete kâğıdı var ya, işte tam da o basılan yerde her gün gazete yapmayı öğrendim.Mis gibi gazete kokusunu içime çekerek…

O gazete kokusu var ya, şimdi birçok kişinin bilmediği ve asla bilemeyeceği o kokuyu hiçbir şeye değişmem. O koku bir kere kanınıza girdiği zaman bir daha vazgeçmiyorsunuz, ben de geçemedim. Yeşil ekranlarda yazı yazmayı öğrenen, karanlık odanın önünde 45 dakika filmi çıksın diye bekleyen, sabırsız, heyecanlı bir muhabirdim. Sabahlara kadar çalışan, dolapların üzerinde uyuyan, idealleri olan bir çaylak.

DİJİTAL DÜNYADAYIZ

Yani anlatacak çok konum, hikâyem, dostlarım, müdürlerim, yöneticilerim oldu. Ama kimseyi sıkmayacağım. Malum dijital dünyadayız. Artık hiç kimsenin uzun uzun okumaya hatta izlemeye bile tahammülü kalmadı. O yüzden de patronumuz gazete baskısına son vermeye karar verdi. Ne yapacağız, saygı duyacağız. Ve bu adıma ayak uyduracağız. Hızla hem de.

Üzülmedim mi? Ne üzülmesi, kahroldum.

Gazeteyi elinizde okumanın keyfi çok büyük bir keyif ama bitti o keyif artık. Bitti, kabul edelim. Etrafımdaki birçok kişi “Gazete almıyorum. Seni internetten okuyorum” diyor.

TUTABİLENE AŞKOLSUN

Peki beklemiyor muyduk?

Şahsen ben bekliyordum. Bence diğer gazeteci arkadaşlarım da beklemeli. Ya da kendilerini hazırlamalı. Çünkü beklenen son geldi. Dijital dünya öyle bir hızla yok ediyor ki tutabilene aşkolsun. Kendimizi yırtsak da, “Nasıl olur?”, “İmkânsız” desek de bu eninde sonunda gerçekleşecek.

Biz biraz erken mi davrandık? Belki, ama yapabilecek bir şey yok. Patronlar böyle karar vermiş.

Ancak şu var ki bu mesleği yaptığım günden bu yana birçok kişi bana “Bu meslek bir gün son bulacak” diyordu. Ardından da şu sorular geliyordu:

1- B planın var mı?

2- Neden bu işleri yaparken PR yapmıyorsun? Bir sanatçıyla çalışmıyorsun? Bir mekân ya da herhangi bir işle uğraşmıyorsun?

Kimine göre mantıklıydı. Kimileri “Tabii ki canım ne vardı bunda? Zaten yaptığın işle çok orantılı” diyordu.

Ama bana göre değildi. Bana göre bu iş ikinci bir işi yapacak bir iş değildi. Ya da bir B planı kurdurabilecek bir iş değildi. Yapanlar yok mu? Var tabii ki. Onlara sonsuz saygımız var. Ama bana göre değildi.

ZİRVEDE BIRAKIYORUZ

Beni merak ediyorsanız, B planım yok. 2009’da Sabah Gazetesi’nde çalışırken Fatih Altaylı ve Doğan Satmış “Hadi Esin, Habertürk’ü kuruyoruz, gel” dediklerinde bir saniye bile düşünmedim.

Pişman mıyım? Asla!

İyi ki gelmişim. İyi ki bu deneyimi yaşamışım. İyi ki burada olmuşum. Biz öyle güzel bir ekiptik ki, öyle güzel ve farklı işler yaptık ki bugün olsa yine gelirdim. Ve bence hâlâ harika bir ekip olarak tam da zirvede bırakıyoruz.

NE GÜZEL BİR EKİPTİK

Bülent İpek ve Mehmet Çalışkan ile 1995 yılından beri birlikteyiz. İnşallah bundan sonra da bir yerlerde yollarımız kesişir. Artık çalışma arkadaşım değil ailem oldunuz. Kadir Kaymakçı köşemin isim babası. Kendisi kitap gibidir, oku oku bitmez. Özel bir şahsiyet. İyi bir dost. Oben Budak, her eve lazım insan. Hayatınızda mutlaka olası. Mustafa Doğan eski ekipten kalanlardan. İyi ki kalmışsın Mustafa. Arif Hür geç tanıdım, inşallah hiç kaybetmem. Ece Saruhan, nazlımız, kıymetlimiz. Ve tüm ekibim. Habertürk Magazin ne güzeldik. Mis gibiydik. Harbi güzeldik.

GÖRÜŞMEK ÜZERE…

Mevlânâ “Düne ait ne varsa dünle beraber gitti. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım” demiş. Evet, şimdi yeni şeyler söylemek zamanı. Sil baştan başlamak gerek yeniden her şeye.

Dijital dünyaysa dijital dünya o zaman. Her döneme ayak uydurmak, çağ ne istiyorsa onu vermek gerek. Habercinin görevi budur.

Görevimiz bunu gerektiriyorsa bunu yapacağız. Sonuçta biz haberciyiz. Görevimiz olan haberi, nerede olursan ol, en doğru şekilde sunacaksın. Şartlar nasıl müsaitse. Şartlar seni dijital dünyaya itiyorsa, oradan vereceksin. Bitti.

Hadi o zaman daha yeni başlıyoruz.

Bu bir son değil, yeni bir başlangıç.

Görüşmek üzere…

MUSTAFA DOĞAN: Yine görüşmek üzere…

HABERTÜRK Gazetesi şemsiyesi altında bugün son buluşmamız.

Yaklaşık 10 yıl önce başlamıştı yolculuğumuz.

Şimdi geriye dönüp bakıyorum da, gece gündüz nasıl da büyük bir heyecanla çalışmıştık o ilk sayı için.

1 Mart 2009’da çıktık ilk kez karşınıza. 10 yıl belki kısa bir süre ama bu süreçte yazılı basında hep ses getiren, iz bırakan işlere imza attık.

Kuruluşundan beri bir parçası olduğum gazetemin kapanıyor olmasının yarattığı şaşkınlığı, burukluğu saklayamam. Başı dik bir şekilde yolculuğumuzu tamamlamış olmanın verdiği iç huzuru da.

Ulusal bir gazetenin kuruluşuna, ülkenin en etkin ve en saygın yayınlarından biri haline gelmesine tanıklık etmenin, bunun bir parçası olmanın gururunu hep yaşayacağım.

İleride kızım Meryem İpek’e, oğlum Mehmet Ediz’e de aynı gururla anlatacağım.

Televizyon editörü olarak başlayıp televizyon eleştirmeni ve yayın koordinatörü olarak tamamladığım bu serüvende yolumuzun kesiştiği herkese gönülden teşekkürler.

“Kâğıt üstünde” bir veda bu tabii.

Gönül bağımız da gazetecilik yolculuğumuz da devam edecek.

Ne güzel söylemiş Nâzım…

“Yine görüşürüz dostlarım benim yine görüşürüz… Beraber güneşe güler, beraber dövüşürüz…”

Yine görüşmek üzere…

İPEK DURKAL: Bu sabah içim bomboş uyandım

EĞER bugün bildiğim-alıştığım düzen olsaydı, bilgisayarımın başına oturacak, yazıma başlamadan önce “Gündemde özel bir şey var mı?” demek için Magazin Müdürü Bülent İpek’i arayacaktım. Bülent açmayacaktı çünkü ben bu aramayı yine haber toplantısı saatine denk getirmiş olacaktım. Telefonuma gelen “Toplantıdayım İpekcan’ mesajını okuduktan sonra bu kez Yayın Koordinatörü Mustafa Doğan’ı arayacaktım. Mustafa bana gündemde özel bir şey varsa söyleyecek, üzerine fikir alışverişi yapacaktık.

Ardından da bu ekin eli ayağı ve editörü Ece Saruhan’ın telefonunu çaldıracaktım:
“Ece’ciğim şunu şunu yazıyorum, fotoğrafla destekler misin?” Ece “Yolla İpek’ciğim, hallederiz” diyecekti. “Biz” dediği, yazımı sayfaya yerleştiren son eller, sayfa sekreterleri Banu Yaprak ve Beste Ceren Sönmez…

Ama bugün bildiğim-alıştığım düzen değişti. Artık bunların hiçbiri olmayacak.

Sizler bugün HT Magazin’i son kez elinizde tutuyorsunuz.
Ben de son kez bu sayfadan size gülümsüyorum.

Bu sabah hiç kimseyi aramadım. Bu sabah içim bomboş uyandım…

Biliyor musunuz, yolladığınız mail’lerin çoğunu saklıyorum. Bana kendimi yalnız hissettirmediğiniz, fikir verdiğiniz ve bazen de düşündürttüğünüz için, Ciner Yayın Holding’e ve birlikte çalıştığım gazeteci arkadaşlarıma olduğu kadar sizlere de çok teşekkür ederim.

“Hayat, siz plan yaparken olanlardır” diyen John Lennon’a saygıyla…

OBEN BUDAK: Hatırlanacak şeyler

2009 martından sonra zaman hızlı mı akmış ne, son günün gazetesine bir şeyler yazmak üzere harekete geçince hatıralar peşimi bırakmadı. Ben de onları izleyip durdum. ‘Son gün’ gibi terimlerle aram iyi olmasa da bir veda yazısı yazmak âdetten…

Köşemin adı olan ‘Jöntürk’ü seçmemin ana amacı yabancı ağırlıklı eğlence haberleri yapıp dünya gençliğinin nasıl eğlendiğini bizimkilere anlatmaktı. O zamanlar eğlence sektörü önemliydi, can çekişmiyordu. Şimdilerde pek eğlenceye halimiz kalmasa da o dönem takip edilesi bir yaşam vardı. Aylarca New York’ta yaşayıp Cape Town’dan Tokyo’ya kadar çeşitli lokasyonlarda işimi yapmaya çalıştım.

Sonra Gezi döneminde bir anda kendimi eğlence yazarlığından sosyal konularda yazılar yazan bir adama evrilirken buldum. İnsan, 2009’dan beri süregelen anılarına bakınca nereden nereye demekten alamıyor kendini. Her zaman hayatımda hatırlanacak şeylerin başında gelecek olan bu dönemi hep iyi hatırlayacağım.

Umarım siz de bizi iyi hatırlarsınız…

KALBİMİZ HEP SANATLA ATTI

HT Magazin’in kalbi kurulduğu günden bu yana sanatla birlikte attı. Sinema eleştirilerinden set ziyaretlerine, ajanda bilgilerinden kitap yorumlarına, tiyatro kulislerinden sezonun oyunlarına, albümlerden müzik dünyasının yeni seslerine kadar sanata dair her şey özel haberler, röportajlar ve köşe yazılarıyla sayfalarımızdaydı. Sanatın nabzını sahada tuttuk ve siz değerli okuyucularımızla buluşturduk…



ÖDÜLLERİMİZ

HT Magazin gündem oluşturan haberleriyle, röportajlarıyla, fotoğraflarının yanı sıra sayfa düzeniyle Magazin Gazetecileri Derneği tarafından pek çok ödüle layık görüldü.

MEHMET ÇALIŞKAN:

Yazılı Basın En İyi Haber Ödülü: Hacda Ölüm Teğet Geçti

En İyi Gazete Haberi: İşte de Aşkta da İflas

Yazılı Basın Röportaj Ödülü: Hayatımda Yüreği Güzel Bir İnsan Var

HAKAN YAĞCI:

En iyi Gazete Fotoğrafı: Göcek’te Aşk

Yılın En İyi Fotoğrafı: İşte Yılın Kaçamağı

En İyi Haber: Paris’te ilk kez görüntülendiler

ZAFER AKBAŞ:

En İyi Gazete Haberi: Yılın Aşk Dedikodusu

En İyi Gazete Haberi: Ünlü Oyuncu Pazarcı Oldu

Yazılı Basın En İyi Gazete Haberi: İşte Hürrem’in Diyeti

SERKAN ÖZTÜRK:

En İyi Gazete Haberi: Hadise Üstünde Bi’şey Yok

Yazılı Basın En İyi Haber: Silikonları Yeniletti

ASLIHAN KARAGÖZ:

En İyi Sayfa Düzeni

ECE SARUHAN:

Görsel Basın En İyi Haber Ödülü: Yaşamaya Dair

Yazılı Basın En İyi Röportaj Ödülü: Tiyatro İnsanı İnsana Yaklaştırır

ONUR AYDIN:

Yılın Magazin Olayı: Yasak Aşk

YUNUS EMRE ÇINAR:

En İyi Gazete Fotoğrafı: Balkondan Şezlonga

NURİ ALTUNTAŞ:

Yazılı Basın En İyi Fotoğraf Ödülü: Asmalımescit Kaçamağı

Yazılı Basın Fotoğraf Ödülü: Krize Daldılar

TARKAN ABDULLAHOĞLU:

Yazılı Basın Fotoğraf Ödülü: İşte O Fotoğraf

Esin Övet Meslek Onur Ödülü aldı.

Zafer Akbaş

Aslıhan Karagöz

ECE SARUHAN: Kalacak bir türkü

“… NELER gördük neler bugüne kadar

Daha gidilecek yerlerimiz var Bizi buralarda unutamazlar Kalacak bir türkü söyler gideriz. Sevgiye var olduk, sevdik, sevildik

Kavgalara girdik, öldük, dirildik Bir anlam fırını içinde piştik Anlamlı güzeli sever gideriz.”

YÜZÜM TİYATRO MASKI

İçimde ince bir sızı… Yüzüm tiyatro maskı gibi yazarken bu yazıyı; bir yarısı “Emekte buluştuğum yol arkadaşlarımı her gün görmeyi çok özleyeceğim” diye ağlıyor, diğer yarısı dilinde Özdemir Asaf’ın yukarıda paylaştığım şiiri, bir ‘Kalmak Türküsü’ söyleyerek gülüyor…

Yaklaşık 10 yıl önce, içimde anlamlı bir güzelin sevdasıyla girdim bugün son kez elinize aldığınız gazetemin kapısından içeri; güzelim tiyatromun sevdasıyla… Daha küçücük bir çocukken ruhuma, yüreğime kaçan ve içimden taşan bir toz vardı: Sahne tozu. İçimdeki çocuk, kendi deneyiminden hareketle “Tiyatro iyidir, iyileştirir” diyordu, o toz herkese değsin, herkesi sarıp sarmalasın, iyileştirsin istiyordu.

1 KİŞİLERE SELAM OLSUN!

Ve Ciner Yayın Holding, o çocuğun sesini duydu. ‘Sahne Tozu’ Türkiye’de bir ilke imza atarak bir magazin ekinde, HT Magazin’de tiyatroya açılan köşenin ismi oldu. Peşine bir ilk daha eklendi: ‘Sahne Tozu Kulis’ geldi. Ve tiyatro insanlarıyla, benim canım oyun arkadaşlarımla yaptığım yüzlerce tiyatro söyleşisi…

“Her hafta sadece 1 kişi yazımı ya da röportajımı okuyup tiyatroya gitse ne mutlu bana” diyerek çıkmıştım yola. “Her hafta sadece 1 kişi” diyordum çünkü ne varsa o 1 kişilerde olduğunu biliyordum; 1 kişiyle başlayacak ve dalga dalga yayılacaktı. Üstünde kendi adımın yazdığı ama benim değil tiyatroya gönül vermiş herkesin olan, bizim olan bir köşe yaratıp yaşatmaya çalıştım elimden geldiğince.

HT Magazin’in, gazetemin, halkın arasındaki fısıltı gazetesinin manşetlerinde tiyatronun da yer almasında okyanustaki bir damla kadar katkısı olduysa, bu benim kalmak türkümün en sevinçli ezgisi olacak nefes aldığım süre boyunca…

KORKMADAN, YILMADAN!

İlk yazımda Çehov’un ‘Martı’sından hareketle “Bir görevim, bir amacım olduğunu düşündükçe hayattan korkmuyorum” diye seslenmiştim size. Bugün, başta bizim köşenin mimarı canımın içi Kadir Kaymakçı olmak üzere, korkmadan, gücümü vicdanımdan alarak birlikte yürüdüğüm tüm emekçi dostlarıma teşekkür ederek size yine aynı cümleyle sesleniyorum.

Kültür sanat programları açısından çölü andıran ekranda, neredeyse tamamını tiyatroya ayırdığımız ‘Bloomberg HT Life’la sanatın birleştirici, tiyatronun iyileştirici gücünü yaymak amacıyla korkmadan, yılmadan, umutla kanat çırpmayı sürdüreceğim. “Kim okur tiyatro köşesini!” tezini de, ekrandaki “Halk bunu istiyor” klişesini de çürüten siz okurların, seyircilerin kanat seslerini duydukça yıllardır yaptığım gibi “Ne güzel bir aileyiz” diye şükrederek… Kafese girmeyi reddeden martılarla kanat kanada, er ya da geç diğer kuşların da eşlik edeceği kalacak bir türkü söyleyerek…

Bir gün gücünü özgürlüğünden alan bir ülkede, bu topraklarda, dünyanın en güzel halk konserini vereceğimizi bilerek…

**********

BİZİ SEVMEK KURTARACAK

HOCALARIN hocası Müşfik Kenter’den hepimize gelsin: “Önce insan olun, birbirinizi sevin çocuklar. Sizi sevmek kurtaracak.”

HANDE KAZANOVA: Hepiniz harikaydınız

BİR oluşumun hem başlangıcında, hem de sonunda bulunmak gerçekten çok değişik bir his. 2009 yılının şubat ayında ilk görüşmeye geldiğimde Habertürk’ün benim hayat yolumda bu kadar etkili olacağını aklımın ucundan bile geçirmedim. 1 Mart’ta gazeteyi ilk elime aldığımda defalarca kendi sayfamı okumuş, bu duyguyu inanılmaz bulmuştum. Duyduğum bu ilk heyecanı hiç unutmadım.

Her gün aynı şevkle bu gazetenin astroloji sayfasını hazırladım. Çok desteklendim, sayfayı hazırlayan arkadaşlarım beni hiç kırmadılar, bir kelimemi bile değiştirmediler, bu işe nasıl gönül verdiğimi gördüler ve hep saygı duydular. Bu yüzden onlarla çalıştığım için çok mutluyum.

9 yıl boyunca beraber yürüdüğümüz beni koşulsuz destekleyen, aramızdan ayrılmış ama bu yolda benim arkamda olan herkese teşekkürü bir borç bilirim.

Habertürk Gazetesi çok büyük işler başardı, bu isimle yola çıktığım ve bu muhteşem gazetenin bir parçası olduğum için çok mutluyum.

Elbette son teşekkürü beni her gün takip eden ve okuyan Habertürk okuyucularına gönderiyorum.

Harikaydınız!

[ad_2]

Devamini oku >>

Cok okunan

To Top